Kayıtlar

anı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

SİNEMA VE PSİKOLOJİ: FİLMLERİN DUYGUSAL ETKİSİ

Resim
Sinema, insanların duygusal dünyasını zenginleştiren bir sanat formu olarak kabul edilir. Film izlemek, insanların duygusal deneyimlerini etkileyebilir ve psikolojik olarak çeşitli etkiler yaratabilir. Bu makalede, "Sinema ve Psikoloji: Filmlerin Duygusal Etkisi" konusunu ele alacağız. Sinemanın Duygusal Gücü Sinema, duygusal bir deneyim sunma kapasitesiyle bilinir. Filmler, izleyicilere çeşitli duygusal tepkiler uyandırabilir. Örneğin, komedi filmleri güldürebilir, dramatik filmler hüzünlendirebilir ve korku filmleri korkutabilir. Bu duygusal çeşitlilik, insanların film izlerken farklı duygusal deneyimler yaşamasına olanak tanır. Filmlerin Empati Yaratma Yeteneği Bir filmdeki karakterlerin yaşadığı deneyimleri izlerken, izleyiciler empati kurma yeteneğini geliştirebilirler. Bu, insanların başkalarının duygusal deneyimlerini anlamalarına ve takdir etmelerine yardımcı olabilir. Filmler, izleyicilere farklı perspektifler sunarak empatiyi teşvik edebilir. Terapötik Etk

Zafer Algöz ile kitap eleştirisi

Resim
Zafer Algöz’ü sinemadan tanımayan yoktur sanırım. Belki isim olarak çıkartamayanlar varsa, fotoğrafına bakınca hemen tanıyı verir. Oyunculuğu ile fazlaca güldüğüm bir kişi. Onu ilk, Ağır Roman filmi ile tanıdım. O filmde, büyük ustalar ile çalışmasından ötürü kendini çok toy gördüğü zamanlar. Yıl 1997. Ama biz daha geriye gidelim.1980’de Bursa Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından açılmış gençlik kurslarına katılıp 1985’de mezun oldu. Aynı şehirde tiyatroya başladı. 1989 yılında İstanbul Devlet tiyatrolarına tayin oldu. İşte tam o zamanlarda filmler diziler bir birini kovalamaya başladı. Tabi o zamanlar yan rollerde oynuyordu ilk. Şimdi de gerçi yine yan rollerde oynuyor ama bu sefer bir farkla gayet “ustaca”.    Kitapçılarda uzun süre liste başında olan ‘haşırt dı bilekbord’ isimli kitabı, Algöz’ün yaşadıklarını yazdığı bir  kitap. İtiraf etmek gerekirse başlangıçta bu kitap çok popüler gözükmüştü gözüme. O yüzden okumamaya gayret ettim. Ama birden yurt dışında yaşayan