Kayıtlar

yüzleşme etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

20 y.y. Felsefesi

Varoluşçuluk ve Önemli Temsilcileri Varoluşçuluk, bireyin kendi varlığını ve anlamını yaratma sorumluluğunu vurgulayan bir felsefi akımdır. Varoluşçulara göre, insan varlığı, önceden belirlenmiş bir öz veya anlam taşımaz. İnsan, kendi seçimleri ve eylemleriyle anlam yaratır. Bu nedenle, varoluşçuluk, bireysel özgürlük ve sorumluluğu ön plana çıkarır. Önemli Temsilciler: Søren Kierkegaard: Varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak kabul edilir. İnanç, kaygı ve bireysellik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Friedrich Nietzsche: Güç iradesi, Üstinsan ve Tanrı'nın ölümü gibi kavramlarla varoluşçuluğa önemli katkılar sağlamıştır. Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluğun en tanınmış temsilcilerinden biridir. "Varoluş özden önce gelir" sözüyle varoluşçuluğun temel tezini özetler. Simone de Beauvoir: Kadınların varoluşsal durumunu ve cinsiyetçiliği ele alarak varoluşçuluğa yeni bir boyut kazandırmıştır. Postmodernizm: Eleştir

Sen kış uykusundan uyana bildin mi?

Resim
Vicdan, güçlüleri korkutmak için düşünülmüş, korkakların kullandığı bir sözcükten başka bir şey değildir. - Shakespeare Durağan, uzun soluklu filmlerden yahut da aynı mekanda uzun diyaloglu filmlerden bahsederken “Nuri Bilge Ceylan” ismi muhakkak geçer. Bunu “sıkıcı” sıfatı yerine kullanırlar. Öyle ki bu durum artık klişe olmuştur. Ancak bu klişe sözü söyleyenler kişinin yahut toplumun kendi içinde dahi zıtlıklar barındırdığından, dolayısıyla da sanatında bundan bağımsız şekilde düşünülmemesi gerektiğinden pek haberdar değillerdir. Başka bir deyişle,  sinemayı sürekli tek tip halde düşünmek,  sinemadan hiçbir şey anlaşılmadığı anlamını taşımakta. Bu, alışılmış sinemanın diğer her şey gibi sürekli biri yahut birileri tarafından değiştirilmesi, üzerine yeni bir şeyler koyması anlamına gelir. Aynı bilim gibidir bu durum. Tez, sentez, antitez. Charli Chaplin gelinceye kadar sessiz sinemanın pekte tat verdiği söylenemez. “12 Kızgın adam” filmi gelinceye kadar tek bir sahnede dur