Kayıtlar

yaşar kemal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

Edebiyat'ın,mitoloji'nin, sınıf mücadelesinin şehri Tarsus

Resim
Orhan Kemal’in kitaplarında “gezenler” Adana’da ki çırçır fabrikalarını gayet iyi bilirler. O fabrikaların aynısını Adana’dan Mersin’e doğru trenle giderken Tarsus yolunda görebilirler. Çünkü Tarsus’da Çukurova’nın bir parçasıdır. Toprakları en az Adana kadar verimlidir. Yaşar Kemal’in İnce Memed’i de Tarsus’un civarında gezdi. Çünkü Tarsus Toroslar’ın eteklerindedir. Peki Adana ile Tarsus arasında ki ilişki sadece yakın dönemde mi benzerlik gösterdi yahut gösteriyor? Hayır. O kadar ki, bölge antik çağ ismiyle “Klikya” topraklarına aitken bile Tarsus’un üst kesimleri “Dağlık Klikya” aşağı ova kısımları ise – ki bu kısımlar Adana tarafları oluyor  “Ova Klikya” olarak adlandırılıyordu. Her yerinden tarih çıkar bu toprakların! Türkiye’de ki sanayileşmenin ilk filizlerinden biri  bu topraklarda atılır. 1831 ile 1841 yılları arasında Mısır’da büyük bir isyan başlar: Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı. Bu isyan sadece dağılma döneminde ki Osmanlı’yı değil, aynı zamanda Arapların yoğun ol

"Beyaz pantolonu ile" vurulmuş, yatar iken buldular

Resim
Palto dersek ne gelir aklınıza? Türk Dil Kurumu’na göre Fransızca bir isim olan palto, pa’lto kelimesinden türemiş. (paletot). Kelime anlamı ise, soğuk havalarda öbür giyeceklerin üzerine giyilen kalın kumaştan giysi. Kışın pek bir işe yarar kendileri. Ama birde palto deyince bir söz gelir akla:  “Hepimiz Gogol’un paltosundan çıktık.”  Sözün sahibi ünlü Karamazov Kardeşler’in yazarı Dostoyevski’dir bilirsiniz. Cem Karaca ise siyasi bir anlamı da olan ve içinde de palto geçen, parka üzerine bir parça yapmıştır bilirsiniz: Her akşam o köşeye asılırdı o parka Paltoya para yok ki, ondan alındı parka Her akşam o köşeye asılırdı o parka Paltoya para yok ki, ondan alındı parka Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka Dedenin üç aylıktan alınmıştı o parka Kirli yeşil bir renkte, eskiceneydi parka Üst cebi sökülmüştü, kullanılmıştı parka Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka Peki ya pantolon dediğim zaman ne gelir sizin