Kayıtlar

devrim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

BİR BELGESELİN HİKAYESİ: DEVRİMİN BEYAZ KÜHEYLANI

Resim
    "Devrimin Beyaz Küheylanı" belgesel filmi ilk olarak, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamının 50. Yıldönümünde, izleyicilere sunuldu. 2022 yılına ait günlerde bu etkileyici belgesel, 68 kuşağının devrimci hareketinin izlerini takip ederek geçmişe bir yolculuk sundu.   Diğer adı Beyaz Motosiklet olan Devrimin Beyaz Küheylanı belgesel filmiyle 2 – 7 Mayıs arasında gerçekleşen Uluslararası İşçi Filmleri Festivalinde benim karşıma çıkmasına rağmen, çok sayıda festivale dahil oldu.     Aslı Esma Karaca'nın yönettiği film, Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un dava arkadaşı Tayfur Cinemre'nin motosikletiyle gerçekleştirdiği yolculuğu izleyicilere aktarıyor. Cinemre'nin ODTÜ'den başlayan ve işkencehaneler, hapishaneler ve kaybedilen arkadaşlarının izlerini taşıyan yolculuk, 68 kuşağının tutkulu mücadelesini ve fedakarlıklarını detaylı bir şekilde yansıtıyor.   Güvenlik gerekçesiyle döneme ait fotoğraf ve videoların bulunmamasının yarattığı sıkıntıdan

Hayırsızada'da ki o yavru köpek

Resim
Kınalıada, Burgazada, Kaşıkadası, Heybeliada, Büyükada, Sedefadası, Tavşanadası, Yassıada ve Sivriada. İstanbul’a yolu düşenlerin yahut İstanbul’da yaşayanların büyük çoğunluğu bu adaları bilir. Genellikle, İstanbul’un dibinde olup da İstanbul’un o keşmekeşinden kurtulmak isteyenlerin gittiği “huzur dolu” bir yer olarak tanımlanır bu adalar.M.Ö.569'da İmparator 2.Justinianus tarafından bir saray ve manastır yaptırılan adalar aynı zamanda Bizans döneminde Prenslerin “sürgün” edildiği yer olması sebebiyle Prens Adaları olarak da anılır. Çağlar geçti ancak bu sürgün durumu devam etti. Kimi Sait Faik Abasıyanık gibi gönüllü olarak sürgün etti kendini. Kimi kendi topraklarından kovulup buraya geldi Trotsky gibi. Kimi, katliama uğramak ile baş başa kaldı 6-7 Eylül’de olduğu gibi. Kimiyse gözlerine mil çekilerek sürüldü buraya. İnsan, adaların tarihini öğrendikçe bu kadar çok acıyı o küçücük adalar nasıl kaldırıyor şaşıyor. Bu ay, ormanlık alanda dört ayağı da kesilmiş halde