Kayıtlar

hatıra etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

Zafer Algöz ile kitap eleştirisi

Resim
Zafer Algöz’ü sinemadan tanımayan yoktur sanırım. Belki isim olarak çıkartamayanlar varsa, fotoğrafına bakınca hemen tanıyı verir. Oyunculuğu ile fazlaca güldüğüm bir kişi. Onu ilk, Ağır Roman filmi ile tanıdım. O filmde, büyük ustalar ile çalışmasından ötürü kendini çok toy gördüğü zamanlar. Yıl 1997. Ama biz daha geriye gidelim.1980’de Bursa Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından açılmış gençlik kurslarına katılıp 1985’de mezun oldu. Aynı şehirde tiyatroya başladı. 1989 yılında İstanbul Devlet tiyatrolarına tayin oldu. İşte tam o zamanlarda filmler diziler bir birini kovalamaya başladı. Tabi o zamanlar yan rollerde oynuyordu ilk. Şimdi de gerçi yine yan rollerde oynuyor ama bu sefer bir farkla gayet “ustaca”.    Kitapçılarda uzun süre liste başında olan ‘haşırt dı bilekbord’ isimli kitabı, Algöz’ün yaşadıklarını yazdığı bir  kitap. İtiraf etmek gerekirse başlangıçta bu kitap çok popüler gözükmüştü gözüme. O yüzden okumamaya gayret ettim. Ama birden yurt dışında yaşayan

Ne güzel şey hatırlamak seni

Resim
Çizgi filmleri çocukluğumdan beri izleyen birisi olarak, insanın hayal gücünü oldukça geliştirdiğini biliyorum. Hatta bunun yanında reklam izleyen çocukların da hayal gücünün gelişkin olduğuna dair kanıtlar mevcut. Bu durum hakkında kesin konuşabiliriz. Çünkü, bir çok ülkede yapılan araştırmalar yahut anket sonuçları bu konuda hem fikir. Bunun yanında elbette ki çizgi filmler, izleyicisine bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Katılırsın ama katılmazsın fark etmez. Bu noktada oyuncakların durumuna çok benzerlik gösterir çizgi filmler. Hitler, iktidara gelmeden hemen önce Alman çocuklarına bir çok propaganda amaçlı oyuncak dağıtmıştı. Hatta bu oyuncakların kopyalarını İstanbul Oyuncak Müzesi’nde görebilirsiniz.  Oyuncaklarla Hitler, resmi geçit töreninde törenden bir kesit daha...  Hitler'in oyuncaklar ile Berlin'de kitapları yakma anı   Yahut, anarşist düşünceye sahip olduğu bilinen Belçikalı karikatürist Pierre Culliford’un yarattığı şirinler çizgi dizisi de