Kayıtlar

tiyatro etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

Tiyatro: Sahne Arkasındaki Büyülü Dünya

Resim
  Tiyatro sanatı, insanlığın duygusal ve düşünsel bir yolculuğuna ev sahipliği yapar. Birçok kişi için sahne, gerçekliğin ötesine geçiş kapısıdır. Tiyatro, insanları eğlendirirken, düşündürür ve bazen de derin duygulara yol açar. Bu makalede tiyatro sanatını derinlemesine keşfedeceğiz. Tiyatro, sahnede performans gösterilen bir sanat formudur. Tarih boyunca insanlar, hikayeler anlatmak ve duygularını ifade etmek için tiyatro kullanmışlardır. Tiyatro, insan deneyimini yansıtan bir aynadır ve genellikle toplumun ve kültürün bir yansıması olarak kabul edilir. Tiyatro Türleri Tiyatro, farklı türlerde gelir ve her biri kendi özelliklerine sahiptir. En temel tiyatro türleri arasında dram, komedi, müzikal ve dans tiyatrosu bulunmaktadır. Dram türü içerisinde tragedya ve komedi gibi alt türler de mevcuttur. Tiyatro Oyununun Unsurları Bir tiyatro oyununun temel unsurları vardır. Senaryo, hikayenin temelini oluştururken, oyunculuk ise karakterlerin canlandırılmasını sağlar. Dekor ve ko

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ: TANPINAR'IN EFSANEVİ ESERİNİN TIYATRO UYARLAMASI

Resim
Tanpınar'ın 1961'de yayımlanan klasik eseri 'Saatleri Ayarlama Enstitüsü', Serdar Biliş'in yönettiği ve Serkan Keskin'in oynadığı bir tiyatro oyununa dönüştü. Bu oyun, eserin ana temalarını, karakter derinliğini ve toplumsal bağlamını izleyiciye aktarma hedefini taşıyor. Tanpınar'ın Eseri ve Ana Temaları Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eseri, ana karakter Hayri İrdal'ın çocukluktan yetişkinliğe kadar olan yaşamını ve etrafındaki tuhaf karakterleri anlatır. Roman, Osmanlı'dan Cumhuriyet dönemine geçişin toplumsal ve kültürel değişimlerini inceler. Tiyatro Uyarlaması ve Merak Uyandıran Yönleri Oyunun en dikkat çeken yönü, Serkan Keskin'in tek başına onlarca karakteri canlandırmasıdır. Sahne ile teknolojinin etkileyici bir şekilde birleşerek seyirciye farklı bir deneyim sunması, oyunun merak uyandıran yönlerindendir. Oyunun İncelemesi ve Etkileyici Unsurları Serdar Biliş'in reji anlayışı, sahne tasarımı, ve oyunculuk performansı gibi uns

ABSÜRT TİYATRO- Godot’yu Beklerken / Yaren Soysal

Resim
‘İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı.’ Yani Tiyatro! Efendim benim farazi alemimin ötelerinde bir yerlerde, tiyatro ete kemiğe bürünür; uzunca boynu ve irice gövdesiyle pek haşmetli görünür. “Absürt Tiyatro” onun asi ve uçarı kızıdır. Ele avuca sığmaz, ne dediği hiç mi hiç anlaşılmaz. Anlaşılma çabası da yoktur üstelik, küstahtır. Özgür ruhludur, isyankardır! Tüm normlara kafa tutar. Tutar tutmasına da,bu uğurda az da çile çekmez hani…Değişimin her türlüsüne direnmeyi huy edinmiş bizler, onu ellerimizde çiçeklerle mi  karşıladık dersiniz? Hiç sanmam. Absürt Tiyatronun doğuşu 20. yüzyıl Fransasına dayanır. Bu akımın ilk ve en bilindik eseri ‘ Godot’yu Beklerken ’, ilk kez 1953 yılında Paris’te sahnelenmiş, ancak hem oyun hem de yazarı Samuel Beckett kelimenin tam anlamıyla yerden yere vurulmuştur. Geleneksel tiyatro izleyicisi aşinası olduğu gibi bir giriş-gelişme-sonuç örgüsü; belirli bir mantığa ve nedenselliğe oturtulmuş diyaloglar; zaman, mekan, dekor uyumu bulma bekl

Zafer Algöz ile kitap eleştirisi

Resim
Zafer Algöz’ü sinemadan tanımayan yoktur sanırım. Belki isim olarak çıkartamayanlar varsa, fotoğrafına bakınca hemen tanıyı verir. Oyunculuğu ile fazlaca güldüğüm bir kişi. Onu ilk, Ağır Roman filmi ile tanıdım. O filmde, büyük ustalar ile çalışmasından ötürü kendini çok toy gördüğü zamanlar. Yıl 1997. Ama biz daha geriye gidelim.1980’de Bursa Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından açılmış gençlik kurslarına katılıp 1985’de mezun oldu. Aynı şehirde tiyatroya başladı. 1989 yılında İstanbul Devlet tiyatrolarına tayin oldu. İşte tam o zamanlarda filmler diziler bir birini kovalamaya başladı. Tabi o zamanlar yan rollerde oynuyordu ilk. Şimdi de gerçi yine yan rollerde oynuyor ama bu sefer bir farkla gayet “ustaca”.    Kitapçılarda uzun süre liste başında olan ‘haşırt dı bilekbord’ isimli kitabı, Algöz’ün yaşadıklarını yazdığı bir  kitap. İtiraf etmek gerekirse başlangıçta bu kitap çok popüler gözükmüştü gözüme. O yüzden okumamaya gayret ettim. Ama birden yurt dışında yaşayan