1817'de Jena'da Pan-Germenist öğrenciler Wartburg Şatosu'nda büyük bir kitap yakma etkinliği düzenlemişti.
Ama anlamlı fark şudur ki, orada söz konusu olan eserler
gerçek değil temsiliydi, eski kağıttan defterlerin ilk sayfasına
lanetlenen kitapların başlıkları elle yazılmıştı.
Ateşini kütüphanecilerin hazırladığı 10 Mayıs'taki yakma başladı, o sırada ''Alman kültürü için mücadele
birliği" öğrenci derneklerine ülkeyi "Asyalı-Yahudi
zehrinden" kurtarmayı hedefleyen talimatları veriyordu. Hermann Rauschning'e verdiği özel ifadelerde Führer şunu söylemişti:
"Biz barbarız ve barbar olmak istiyoruz. Bu şerefli bir sıfat."
Ama bu yalnızca bir yemdi. Diğer yandan, Hitler'in ağzından ateş püskürerek duyurduğu teatral kitap yakmalarla tam bir çelişki içinde,
bütün Avrupa'da çok sayıda kütüphane (yalnızca Paris'teki
Yahudi ve Slav cemaatlerinde iyi seçilmiş 352.000 kitap) özenle
taşınacaktı.
İtfaiyeciler yakma yerine petrol döküp ateş yaktı. Yük
arabaları kitapları getirdi ve öğrenciler çember oluşturup elden ele ateşin içine
attı" (12 Mayıs 1933 tarihli Le Temps). L'Illustration: "Her yeni kitap kolisi ateşe atıldığında bir ses yazarın adını bağırarak söylüyor
ve infaz hükmünü
duyuruyordu.
L'Illustration'un bir yandan 20 Mayıs'tan itibaren
olaya fotoğraflarla birlikte tam bir sayfa ayırması ve aynı eylemlerin aynı birçok büyük şehirde meydana geldiğini ve
Almanya' da "artık düşünme özgürlüğü diye bir şeyin kalmadığını"
bildirmesi, diğer yandansa 1 Temmuz sayısında "Bedin' de
hangi kitaplar yakıldı?" başlıklı bir tam sayfa yayınlaması
ilginçtir. Çok daha ince elenmiş bu makalede birkaç küçük hata olsa da
yazar, kitap yakılmasını İspanya ve Savonarola Engizisyonu'na
benzeterek eleştirir.
Lakin, pek tanınmamış bir baron olan “Robert
Fabre-Luce”, tazeliği derhal selamlamıştı: "Gülünç biçimde
ruha karşı bir suçmuş gibi sunulan kitapların yakılması bence bilakis sağlıklı,
soylu
ve dürüst olanlar için manevi bir yeniden doğuşun
simgesidir."176 Sigmund Freud alaycı bir yorumla "Yalnızca
kitaplarımız mı? Eskiden olsa bizi de kitaplarla birlikte yakarlardı"
dedi. Joseph
Roth daha kekremsi bir tonda: "Biz, Yahudi kanı
taşıyan Alman yazarları, yanan kitaplarımızın dumanının göğe yükseldiği
bugünlerde, her şeyden önce mağlup olduğumuzu kabul
etmeliyiz
[. ..] Biz Avrupa'yı savunanların ilk safındaydık ve
ilk bizi feda ettiler."
10 Mayıs ile 21 Haziran arasında buna benzer otuz iman eylemi daha gerçekleşti. Bunun üzerine, dışarıda özellikle Voltaire, Einstein, Freud, Marx, Engels, Remarque'ın
kitaplarını,Hitlerizm üzerine yapılmış ilk incelemeleri ve çeşitli
Alman muhalefet dergilerini barındıran üç tane "Yakılan
Kitaplar Kütüphanesi" kurulur.
Kitaplara yönelik katıksız bir misilleme eylemi tek
bir kere oldu, o da sona doğru Napoli'de. Bir Alman askeri, Kraliyet Cemiyeti Kütüphanesi'ni boydan boya kat eden sokakta
bir İtalyan
direnişçi tarafından öldürülür. Sonraki Pazar günü, 19
Eylül 1943'te, kamyonlarla petrol fıçıları yüklenmiş
Brandkommando mangaları gelir. Kütüphaneye girer, okuma salonlarına
ve zeminden
tavana kadar tüm raflara sakin sakin petrol döker,
geri çekilirken teker teker bütün salonlara el bombaları atar ve
itfaiyenin yaklaşmasını engeller. Ülkenin antik tarihine dair iki
yüz bin
kitaplık hazine üç gün içinde kül ve dumana dönüşür. 1933'te yakılan kitapların ateşi daha yeni sönmüşken
Goebbels büyük patırtıyla kitabı kutsar: "Kitap, Alman
ruhunun silahı."
En alçakça propaganda edebiyatı sağlam ve rıza gösteren yapılar üzerinde yerleşti, kitapları yakılmaya
mahkum edilmiş yazarların sistematik olarak temizlenmesinin
ardında bıraktığı devasa boşluğu doldurmaya girişti.
İşgal edilmiş topraklardaki kütüphanelerden zorla
kitap alımı hiç gecikmedi, üstelik daha da şiddetliydi ve şenlik
havası yoktu.
1942 Sonbaharı'nda çıkarılan bir kararnameyle üniversite
kütüphanelerine ellerindeki tüm eski eserleri ve tüm orijinal edisyonları işgalcilere
vermeleri emredildi. Özellikle çağdaş olsun ya da olmasın Çek
yazarların -Örneğin 15. yüzyılın reformcusu John Hus, Alois
Erassek, şair
Victor Dieck- eserleri aranıyordu. Yalnızca Çek ve
Yahudi yazarların eserleri değil, İngiliz, Fransız ya da Rus yazarlardan
yapılmış çeviriler de raflardan kaldırıldı; bunun sonucunda,
duruma
maruz kalan dört yüz on bir kurumun kitaplarında ciddi
bir eksilme oldu. Devlet Bakanı ve Protektoranın
Reichskommissar'ı K. H. Frank bunu daha baştarİ ilan etmişti: "Çekler
yalnızca işçi
ya da ırgat olarak hizmet etmek için vardır." Tıpkı
Polonyalılar gibi.
Polonya'da 13 Aralık 1939'da Wartegau'nun Gauleiter'i
tüm umumi ya da özel koleksiyonların beyan edilmesi emrini
yayınladı. Bildirimde bulunur bulunmaz, koleksiyonlara el konuldu
ve
Buchsammelstelle'nin emrine verildi, bir gün içinde
uzmanlar, Bedin' de ya da Posen' de (Poznan'ın Almanca adı)
kurulmasına karar verilen Polonyalı-olmayan bir kütüphaneye gönderilmek üzere, iki milyon eserin kaymağını ayırdı. Geri
kalanlar kullanılmış kağıt olarak geri dönüşüme yollandı.
Krakov' daki, Varşova' daki 102 kütüphane ve Polonya
Parlamentosu'nun 38.000 güzel cildinin kaderi de bu oldu; Pelilin' deki
piskoposluk arşivleri, 12. yüzyıldan kalma elyazmaları, şeker rafinerisinin fırınlarının ateşini besledi. Polonya vakası yağmalanan ülkeler
arasında en vahimidir: Halk kütüphanelerindeki yaklaşık on altı
milyon cildin yüzde yetmiş ila sekseni yok oldu, geri
kalanlar bir arşivde toplanarak kimliğini kaybetti; matbaaların yarısı işsiz
kaldı. 5 Kasım 1940 tarihli Verordnungsblatt'ın pişkin bir açıksözlülükle izah
ettiği gibi, beş yıl boyunca "eğlence ve hoş vakit geçirme gibi ilkel
ihtiyaçları karşılamak ve entelektüel çevrelerin dikkatini Alman-karşıtı
bir duygunun gelişmesini teşvik edebilecek gizli
faaliyetlerden
ve siyasal tartışmalardan uzaklaştırmak amacıyla" hiçbir
yayına izin verilmedi (yine de bin iki yüz kadar yeni kitap
kaçak yollardan yayımlanmayı başardı). Cinnetin sonu daha da fena oldu: Varşova Ayaklanması, görevi ve
uzmanlığı kütüphane kundaklamak olan Brandkommando'ların harekatına neden oldu. 1944 Ekimi'nde Krasinski Kütüphanesi, başka kurumlardan koparılıp yeraltındaki beş katta toplanmış
15.- 18. yüzyıldan kalma tüm kitaplarıyla birlikte yok oldu. Göçmenlerin İsviçre' de uzun emeklerle biriktirdiği, Polonya'nın
bağımsızlığını kazandığı 1918 yılının kutlu gününde kendi ülkelerine
taşıdığı, ülkenin tarihiyle ilgili önemli bir kaynak olan Rapperswil Koleksiyonu da aynı şekilde. Yangın mangaları Ocak
1945'te Biblioteka Publiczna'yı da 300.000 cildiyle birlikte
imha etti. Bu
arada Narodova Milli Kütüphanesi'nin kütüphanecileri,
Alman memurların emri ve gözetiminde güvenli yere
nakletmekle uğraştıkları 170.000 eserin de bizzat aynı memurlar
tarafından
ateşe verildiğini gördü.
Slovenya' daki bütün kütüphaneler arındırıldı, Sloven
dilinin kullanılması sabotaj eylemi olarak değerlendirildi.
Belgrad' daki milli kütüphane dümdüz edildi, yüz binlerce Sırpça
matbu ve
elyazması kitap kül edildi. Atina' da üniversitenin
kitaplarının büyük kısmı yok oldu, üç Amerikan kolejinin kitapları
da ısınmaya katkıda bulundu. Hasarın en hafif olduğu yer
Hollanda'ydı. İşgalci, arzu edilmeyen kitapları ayıklamakla ve bir "zehir
salonunda" izole etmekle yetindi: Chateaubriand'a istemsiz bir
saygı duruşu.
Çarpıcı bir şekilde sahnelenen Germenleştirme en çiğ
vandalizme benziyordu, Lev Tolstoy'un doğduğu ve yaşadığı müze-ev Yasnaja Polyana buna örnektir. Askerler evi altı hafta
süreyle
işgal etti; Anna Karenina'nın yazarının bütün kitaplarını,
elyazmalarını, hatta topraktan çıkardıkları naaşına kadar her şeyi yok etmekten başka bir işleri yoktu. Aynı kutsala saldırı
Puşkin ve Çehov'un da payına düştü, müzisyenlerden hiç bahsetmedik bile. Tolstoy Müzesi'nin bir çalışanı birkaç kitap
kurtarmak için yakılacak odun aramaya gitmeyi önerdiğinde,
Schwartz adlı bir subaydan şu yanıtı aldı: "Bize odun ateşi
lazım değil,sizin Tolstoy denen adamla ilişkisi olan her şeyi
yakacağız." Görünen o ki, Almanlar'ın Rus kitaplarına duydukları
saygı
onlardan mümkün olduğu kadar çabuk kurtulmalarına
engeldi.213 Ya da ticari bir değeri olduğu belliyse, amirlerine gönderiyorlardı.Obersturmführer Doktor Forster'in tanıklığıyla: "Çarkoje
Selo' da İmparator İskender'in sarayında [ ... ] 6-7 bin Fransızca
cilt ve 5 binden fazla Rusça kitap ve elyazması barındıran bir kütüphaneye el konuldu [ .. . ] Ukrayna' daki Bilimler
Akademisi'nin kütüphanesinde iyi hasat topladık; Fars edebiyatından, Çin edebiyatından, Abisinya' dan son derece nadir elyazması hazineler,
Rusya ve Ukrayna'nın vakayinameleri, ilk Rus matbaacısı Ivan
Fjodorov'un matbu kitapları [ .. . ] Karkov' daki Korolenko Kütüphanesi'nde binlerce lüks baskılı değerli kitap, el konularak
Berlin'e gönderildi.Geri kalan her şey yok edildi."183 Emir erleri
askeri araçların geçişini kolaylaştırmak için şehrin çamurlu ana
caddesine kat kat ansiklopedi döşedi.
---
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.
https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz
Yorumlar
Yorum Gönder