Suat Derviş'den Emıle Zola'ya Selam
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Klişe hikayeler “aslında her şey…” cümlesi ile başlar;
benimkisi de aynen öyle başladı. D&R’nin ‘yeni çıkanlar’ kitaplığının en
üst rafında, gözüme ‘siyah kapaklı’ bir kitap ilişti. Kitabın yazarı Suat
Derviş; başlığı ise ‘Fukara Ölüsü’ydü.
Popüler kültürde ismini çok işittiğim ama okumanın bir türlü
fırsat olmadığı bir yazardı Suat Derviş. Hayatta bir çok şeyin tesadüfler
silsilesi olduğuna inanan biri olarak başıma çok güzel bir tesadüf denk geldi.
Söz konusu kitabı yine söz konusu kitapçıdan aldıktan yaklaşık bir hafta gibi
bir zaman sonra yazar hakkında yeni üye olduğum online bir dergide makale olarak gördüm. Makalenin oldukça akıcı olması ve yazarı çok iyi tanıtmasının
yanında az önce belirttiğim raftan satın aldığım yeni kitabı – sıralı kitap listemi delerek- okumama teşvik
verdi.
Fukara Ölüsü’ne geçmeden önce yazar Suat Derviş hakkında yeterli
bilgiler vermenin en doğrusu olduğunu düşünüyorum.[1]
“Suat Derviş İstanbul’da doğmuştur.Doğum tarihi
konusunda karışıklık mevcuttur. Rastladığım kaynakların hemen hepsinde doğum
yılı farklı verilmiş ve bu farklılığın yanlış kayıttan veya Suat Derviş’in bu
konuda verdiği çelişkili bilgilerden kaynaklandığına dikkat çekilmiştir”[2]
Peki
neden bu çelişkili bilgileri vermiş olabilir? Elbette bir çok gerekçesi
olabilmesine rağmen dönemin ‘kafa kağıtlarında ki kayıtlarında’ bir bilgi yer alması gerekiyordu. Ancak
birçok kaynakta bu bilgiye rastlanılmadığı anlaşılıyor. Bu satırları yazan
yazara göre bunun temel sebebi Suat Derviş’in yaşadığı dönem; Osmanlı
devletinin yıkılışı, ikinci dünya savaşı, Kurtuluş savaşı, Cumhuriyet’in kuruluşu
ve soğuk savaşa tanıklık! Daha açık bir şekilde belirtmek gerekiyorsa eğer:
“kayıtların karışmış olması ihtimali oldukça yüksek” - Ki bu tahminin en büyük göstergelerinden biri yine 'tesadüf eseri' aynı kitapta yer alan "gizli nüfus" isimli öyküde geçen devletin kendi içinde ki kargaşası. Biraz zorlarsak şu yorum bile tatmin edici olabilir: 'Yazar burada sanki kendi kendisini anlatmış!'
Bu
spesifik durumun yazarın kendi yaşamını anlamamız açısından oldukça önemli bir
örnek teşkil ettiğini belirtmem gerekir. Hatta yetmemiş isminin ailesi
tarafından belirlenmesinin bile ayrı bir hikayesi var [3]
Osmanlı aristokrasisinden gelen yazar, ilk eseri Alemdar gazetesinin edebiyat ekinde görüldüğünde 16 yaşındaydı; “Hezeyan” adlı bu mensur şiiri Alemdar gazetesine Suat Derviş’ten habersiz gönderen aile dostları ve komşusu Nâzım Hikmet’tir.
Hayatından atlayarak gidiyorum…
Konservatuar için ablasıyla birlikte Almanya’ya
gider. Ancak sesi güzel olmadığı için ailesinden habersiz burayı bırakır ve
gazeteciliğe başlar. Bu dönem de faşizmin yükselişine tanık olur. Hitler, iktidar
yanlısı olmayan tüm basın organlarını kapatmaya başladığı için burada
gazeteciliğe devam edemez. Babasının ölümü üzerine Türkiye’ye geri dönüş sağlar.
Geleyim hayatında ki en önemli kısma..
1941 yılında Suat Derviş dördüncü evliliğini Türkiye Komünist Partisi (TKP) genel sekreteri Reşat Fuat Baraner ile yapmıştır. Baraner ile tanışmaları Yeni Edebiyat dergisi aracılığıyla olur. Suat Derviş, Süs ve Resimli Ay gibi dergilerdeki deneyimleriyle bu derginin yönetiminde yer alır. Aynı zamanda dergide eleştiri yazıları yazar.
Bu o kadar tesirli bir öykü ki Emıle Zola’nın
Can yayınlarından çıkma ‘Nasıl Ölünür’ isimli kitabına sanki selam çakmış Suat Derviş.
Eminim Zola, o dönem yaşasaydı Derviş’in selamını hemen alırdı!
[1]Oldukça yeterli ve gayet doyurucu biyografi için bkz: Ecinniler
dergisi sayı 2 – syf 140 - Suat Derviş’in Yaşamı ve Emine Romanındaki Varoluşçuluk
Ekseninde Bugüne Yansıyan Söylemi -
Pınar Özdemir
[2] A.g.e.
[3] A.g.e.
---
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.
https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder