SEZEN AKSU’CULUK / Itır Erel'in kaleminden
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Kanlıca' nın orta yerinde*, kocaman bir yalıdayım bu gece.
Wikipedia kaynaklarına göre 400'ün üzerinde odası olan
bir mabet burası.
Ortalık kıyamet yeri gibi, yüzlerce insan var. Tavaf
ediyorlar..
Her odaya girmek için bir önceki odadan kendine
anahtar seçiyorsun.
Herkesin anahtarı herkesinkine benzer ama parmak
izindeki gibi tek ve biricik.
Bütün anahtarlar bütün kapıları açıyor ama herkes her odaya girdiğinde kendi
payına düşen hatırayı seçiyor.
Çünkü bilirsiniz, herkes kendi payına düşeni yaşar*.
Her odanın üzerinde birer kelime asılı. Ah kelimeler dünyası, yola
çıkmalı* hem de hemen.
Nedense ilk karşılaştığım kapıda, “ÇOCUK” yazıyordu.
İçeride bangır bangır çocuk sesleri.. Hiç de sevmem
halbuki. Açtım kapıyı, kıvırcık saçlı, kömür gözlü bir velet karşıladı. Kız
çocuğuymuş ama erkeğe benziyor. Elinde 500 ml'lik cam kola şişesi. Şöyle bir
yüzüme baktı, sanki seni bir yerlerden tanıyorum der gibi.. Sonra arkasını
döndü, diğer çocuklara koştu.
Dedim ki içimden;
Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün*
Ev, ev değil mabet demiştim ya, aynı zamanda tımarhane. İnsanlara bakmaktan
kapıların üzerinde yazanlara dikkat edemiyordum. Ama “MASAL” kapısı öyle
haşmetliydi ki. Her masalda olduğu gibi buna da inandırdı. Girdim içeri.
Biri seslendi "şşt sen küçücük güzel bebek*" Ters ters
baktım. "Sevmeyi bilir misin?*" dedi.
Dedim ki içimden;
Ne olur biraz unutup kalsa
Ne olur rüyaya dalsa
Ne olur gerçek olsa masallar
Ya da biz masal olsak*
Masal diyarından gerçek dünyaya geri dönmek pek kolay olmuyor. Gerçeğe
çakılmanın verdiği şokla zor attım dışarı kendimi.
Bir baktım kapıda elinde kola şişesiyle bizim küçük
kız.
AĞLIYORMUŞ.
Eğildim kulağına dedim ki;
Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma*
Bu küçük kızın adını ben koysam ne koyardım acaba diye düşündüm. Tam o sırada “ADEM”
kapısı aralandı.
Hep bir ağızdan "Yalelli yalelli yalelli o
zaman*" diye yıkılıyor içerisi.
Bir gülme geldi. Ne zamandır dinlememişim.
Küçük kız ilk defa ağzını açtı "Ben bu dünyaya bir türlü
alışamadım. Bu yüzden insan içine karışamadım. Bana mı sordunuz adımı koyarken,
bir küstüm bir daha barışamadım.*"
Dedim ki içimden;
Ben seni de sevmedim adem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem*
Çok severim bu şarkıyı. En sevdiklerimdendir hatta. Bi keyiflendim. Tam o
sırada aklıma geldi. Küçük kızın adı “TUANA” olmalıydı.
Bu sefer içimden söylemedim, gözlerinin içine dimdik baktım, dedim ki;
Sana söz, yine baharlar gelecek.
Sana söz, ışık sönmeyecek.
Ölüm yok ki Tuana, uyan
Şimdi yaşanacak.*
Daha lafımı bitirmeden “ZAMAN” kapısı içeri buyur etti. Bu sefer onun
diyecekleri varmış;
Zaman sadece birazcık zaman..
Geçici bu öfke, bu hırs bu intikam.
Acılarımız tarih kadar eski.
Nefes alıp vermek misali olağan.*
Zaman kapısından çıktım, aklımda binbir soru. Olağanmış, geçiciymiş ne
kolay söylüyor diye düşünüyordum ki.. Düşünmeme gerek kalmadan YARALI kapısıyla
göz göze geldik. Öyle bir göz kırptı ki, içeri girmeden gidersem belli ki daha
büyük yaralar alacağım.
Girdim içeri avazım çıktığı kadar bağırdım; "Yaralı
tepeden tırnağa herkes yaralı, alışılmıyor acıya yok kaidesi kuralı"*
Sonra da dedim ki içimden;
Ne zaman canın yansa bu kadar derinden
Sanırsın mümkün değil bir daha üzülmen
Ne inat ne gözü kara ne dayanıklı yürek
Acıyor aynı yerden her şeye rağmen*
Ve “AŞK” kapısı tüm görmezden gelmelerime rağmen, ceee yapıp karşıma çıkıyordu.
Sanki odalar kendi aralarında anlaşma yapmışlar gibi.. Ne tarafa dönsem
üzerinde AŞK yazan kapıyı buluyordum. "Girmiyorum kardeşim içeri, bir
sorun mu var?" derken yine nereden çıktığını anlamadan elinde kola
şişesiyle küçük kız belirdi. Suratında muzip bir gülümseme, beni bir ittirdi
kapıdan içeri, neredeyse yere düşüyordum.
Ulu bir ses yükseldi içeriden "Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk*"
"işk için ilmili işk o zimin işk"mış. Aman
ne büyük laf.
Daha fazla duramadım, dedim ki;
Kapına
geldim kendime rağmen,
Sen beni deli mi sandın?
Sonuna kadar açtım sana içimi.
Sana ne, ben seve seve yandım.
Yenilirim kendime, hiç utanmam.
Aşk ile ölümüm, doğumum.*
Ayıplayan gözlerle bana bakan cemaat yüzünden AŞK odasında çok uzun kalamadım.
Aşk için ölmek yerine yaşamak gerektiğine de kimseyi inandıramadım. Çıktım ben
de odadan.
Mırıldanmaya başladım;
Haydi gel benimle ol
Oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize
Oradaki sevgililer özenip birer birer
Gün olur erişirler ikimize*
Koridorları hızlı hızlı yürüdüm. Sanki birini
arıyordum, kimi aradığımı da bilmiyordum ama görürsem tanırım diye
düşünüyordum. Ve evet sırtından tanıdım;
Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni
Dudağında, dilinde
Ellerin izi var*
dedim.
Yüzünü döndü, "o" değildi. "O" olmayanlar için
söylenecek tek şey vardı;
Sende benim kadar gerçekleri görüyorsun.
Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun.
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım.
Sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun.*
Ah dedim içimden, geçmişe döndüm. Sevmemen gerekiyordu
demişlerdi halbuki;
Bir yanda sen
Bir yanda tövbeler.
Bir yanım karşı koyar.
Bir yanım ister.*
"Bir yanım ister" der demez, karşıma bir anda “NİSPET” odası çıktı.
Nispet.. Gençliğimden silinmesini istediğim anılardan bir kulüp adı :) Hemen
açtım tabi kapıyı.. Hala o loş ışıklar, sigara dumanıyla dolu mu içerisi diye
merak ettim.
Bir baktım içeride bütün eski arkadaşlarım. Bir anda hep bir ağızdan söylemeye
başladık;
Amanın amanın yansın, ocağın barkın utansın
Ağan emmin her bir yerine kırmızı kınalar yaksın
Varsın bize vursun felek, ne çeyiz düzdüm emek emek
Allah bildiği gibi yapsın ahhh…
Böyle de nispet olmaz ki, seni gidi zalim yar
E zorla da kısmet olmaz ki seni gidi hain yar*
NİSPET odası beni son bir şarkı söylemeden bırakmadı. Madem 29 yaşında Nispet'e
tekrar gelmişim, sahnede bir şarkı söylemeden göndermezlermiş.
Aldım elime mikrofonu;
Gel de eğ, eğ şu asi başını
Kaçırma gel şu olgun yaşımı
Anladım korkunu telaşını
Görünce çakmak çakmak yeşillerini*
diye namelerle bitirdim şarkımı. Neden bilmiyorum çok
alkışlamadılar.
Odalar bitmiyordu. Yorulmaya başladım, ayaklarım da ağrıdı. Gözümden de uyku
akıyor. "Son odalar "dedim içimden, "eve gitme vakti, hepsini
bitirecek halin yok"
Şöyle bir etrafıma baktım, “TEBDIL-I MEKAN” (bazı
kelimeler gerçekten çok güzel) odası karşımda duruyordu. En sevdiği şey kaçmak
ve haliyle seyahat olan biri için fazla manidar bir odaydı doğrusu.
Dedim ki içimden;
Tebdil-i mekanda ferahlık yokmuş aslında
Acının yüz ölçümü yeryüzünden çokmuş aslında
Soranlara, “Eh işte idare ediyor” dersin
İyi niyetli değilseler üstü kapalı geçersin*
Tebdil-i Mekan odası bir avluya açılıyordu. Her tarafında “KARANFİL”ler olan
bir avluydu, çok güzel kokuyordu.
Avluda bizim küçük kızı gördüm, bir bankta tek başına
oturmuş, etrafında karanfiller..
Gittim oturdum yanına, konuşmadı.
Suratına baktım, o da bana baktı.
Sanki seni bir yerden tanıyorum der gibiydi. Neden
bilmem ben de öyle hissettim.
"Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim" dedim içimden.
Sanki özgürlük kadar güzelsin
Sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere
Gül güneşlere gül
Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama, ağlama gül biraz*
Küçük kızın elinden tuttum, son odaya beraber girelim
dedim. Kafasını 2 kere öne salladı, kola şişesini çöpe attık ve avludan açılan
son kapıya doğru yürüdük.
Küçük kız şarkı söylemeye başladı;
Üzgünüm gidenler için
Üzgünüm bitenler için
Sadece çok üzgünüm dargın değilim
Günahlar, günahlar, günahlar..
Gün gelir zaman bizi aklar
Yıkanır ihanetler
Yıkanır ahlar*
*Her bir kelimesi Sezen Aksu'ya aittir.
P.S. Bu yazının yazılmasında emeği geçmiş Miray, Seda ve Duygu' cuğuma
teşekkürü borç bilirim. İyi ki beni zorla götürdünüz o gece.
Ve tabiiki Caddebostan Hayal Kahvesinde bizi Sezen
Aksu şarkılarıyla dolduran Emre Kınay, Bora Öztoprak ve Aslı Omağ'a da çok
sevgiler.
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder