Kayıtlar

Haziran, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

20 y.y. Felsefesi

Varoluşçuluk ve Önemli Temsilcileri Varoluşçuluk, bireyin kendi varlığını ve anlamını yaratma sorumluluğunu vurgulayan bir felsefi akımdır. Varoluşçulara göre, insan varlığı, önceden belirlenmiş bir öz veya anlam taşımaz. İnsan, kendi seçimleri ve eylemleriyle anlam yaratır. Bu nedenle, varoluşçuluk, bireysel özgürlük ve sorumluluğu ön plana çıkarır. Önemli Temsilciler: Søren Kierkegaard: Varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak kabul edilir. İnanç, kaygı ve bireysellik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Friedrich Nietzsche: Güç iradesi, Üstinsan ve Tanrı'nın ölümü gibi kavramlarla varoluşçuluğa önemli katkılar sağlamıştır. Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluğun en tanınmış temsilcilerinden biridir. "Varoluş özden önce gelir" sözüyle varoluşçuluğun temel tezini özetler. Simone de Beauvoir: Kadınların varoluşsal durumunu ve cinsiyetçiliği ele alarak varoluşçuluğa yeni bir boyut kazandırmıştır. Postmodernizm: Eleştir

PARA “İNSAN”: SÜRREALİZM VE KAPİTALİZMİN DANSI

Resim
  Fraktal: Para Adam / Fractal: Money Man Tür: Kurmaca- Süre: 20 dakika – Yapım Yılı 2022 – Türkiye  İşçi Filmleri Festivali kapsamında karşılaştım "Para Adam" ile. Kendisi kısa bir film. İnsanın parayla olan ilişkisini plaza çalışanları üzerinden anlatmayı tercih etmiş. Bunu yaparken metaforlardan çok gerçekçi bir imge kullanmış; “Para”.  Kariyerist olmayı tercih eden kişinin başına gelen mide bulandırıcı, kışkırtıcı, hırslı durumu gözler önüne serilir. Yetmez, işçilerin kendi aralarındaki rekabetin sertliği sos olur.  Avangart, sürrealist, fantastik öğelerle keskinleştirilmiş, eleştirel gerçekçi, anti-kapitalist, ironik ve sert bir film gibi gözükebilir çoğu kişiye. Ancak ne kadar öyledir?  Bu sorunun cevabını yine aynı festivalin başka gösterimleriyle açıklamak en iyisi.   Bunlardan ilki… Rien à Foutre / Yapacak Bir Şey Yok / Zero Fucks Given Tür: Kurmaca- Süre: 1 saat 50 dakika Yapım yılı: 2020 – Belçika, Fransa  Ucuz biletleriyle ünlü bir havayolu şir

THE BIRDS: BİR İNTİKAM ÖYKÜSÜ / Gülsen Akar

Resim
Alfred Hitchcock tüm mutfak süreçleri ile ders olarak okutulmayı ve üzerine nice analizler yapılmayı mümkün kılan bir filmografiye sahip olmakla beraber kendine özgü tarzıyla da imza işler ortaya koymuştur. Hitchcock’un filmleri üzerinden yapılan okumalarda yönetmenin kendinden, takıntılarından, korkularından, ilgilerinden ve kendisi üzerine psikolojik okumalardan yararlanmamak elbette düşünülemez. Hitchcock’un bağımsız yönetmenlik dönemi eserlerinden “Kuşlar” filmi üzerinden hem genel bir okuma hem yönetmenin kendisine dair olasılıklar ve ipuçlarına yer vermek en doğrusu olacaktır.   Kuşlar filmi senaryosu itibariyle halihazırda seyircinin kucağına patlamaya hazır bir bomba bırakıp belirsizliğin yarattığı bu gizemle başa çıkmasını beklemektedir. Aslında filmin her bir sahnesinde ve aksiyonunda beklenen gerilim unsurları doz doz arttırılmaktadır. Seyircinin beklediği olması muhtemel olayların gerçekleştiğini görmekteyiz ancak burada gerilimin an be an bitmemesini aksine sürekli t

ABSÜRT TİYATRO- Godot’yu Beklerken / Yaren Soysal

Resim
‘İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı.’ Yani Tiyatro! Efendim benim farazi alemimin ötelerinde bir yerlerde, tiyatro ete kemiğe bürünür; uzunca boynu ve irice gövdesiyle pek haşmetli görünür. “Absürt Tiyatro” onun asi ve uçarı kızıdır. Ele avuca sığmaz, ne dediği hiç mi hiç anlaşılmaz. Anlaşılma çabası da yoktur üstelik, küstahtır. Özgür ruhludur, isyankardır! Tüm normlara kafa tutar. Tutar tutmasına da,bu uğurda az da çile çekmez hani…Değişimin her türlüsüne direnmeyi huy edinmiş bizler, onu ellerimizde çiçeklerle mi  karşıladık dersiniz? Hiç sanmam. Absürt Tiyatronun doğuşu 20. yüzyıl Fransasına dayanır. Bu akımın ilk ve en bilindik eseri ‘ Godot’yu Beklerken ’, ilk kez 1953 yılında Paris’te sahnelenmiş, ancak hem oyun hem de yazarı Samuel Beckett kelimenin tam anlamıyla yerden yere vurulmuştur. Geleneksel tiyatro izleyicisi aşinası olduğu gibi bir giriş-gelişme-sonuç örgüsü; belirli bir mantığa ve nedenselliğe oturtulmuş diyaloglar; zaman, mekan, dekor uyumu bulma bekl

Modern Zamanlar / Dilşa Tekin

Resim
 Modern Zamanlar filmi, Charlie Chaplin’in Büyük Buhran döneminde yaşanan zorlukları komedi türünde sunduğu kült filmlerindendir. Büyük bir ekonomik kriz ve işsizlik dönemini anlatan filmde, fabrika işçisi olan Şarlo’yu, vida sıkma eylemini gerçekleştirirken izlemeye başlıyoruz. Sanayi Devrimi’nin etkilerinin ve seri üretimin son ivmede hızlanarak devam etmesi insanların kendilerine ayırabilecekleri vakitleri ellerinden alan bir ortam yaratmıştır. Fabrikadaki karakterimiz de, burnunu kaşıyabilecek bir vakte bile sahip değildir. Bu deyimin adeta hayat bulduğu sinek sahnesinde, çalışanlar işten ellerini bir saniyeliğine çektiklerinde tüm düzenin alt üst olduğunu ve üretimin ciddi aksamalara uğradığını görüyoruz. Böyle bir güç ancak hiçbir ihtiyacı olmayan makinelerden beklenmesi gerekirken insanla özdeşleştirilmeye çalışılmıştır. İnsani özelliklerinden, normal hareketlerinden sıyrılarak makineleştirilmek istenen emekçiler, hızlı ve devamlı oldukları ölçüde işe yarar sayılmışlardır. Hat