20 y.y. Felsefesi

Varoluşçuluk ve Önemli Temsilcileri Varoluşçuluk, bireyin kendi varlığını ve anlamını yaratma sorumluluğunu vurgulayan bir felsefi akımdır. Varoluşçulara göre, insan varlığı, önceden belirlenmiş bir öz veya anlam taşımaz. İnsan, kendi seçimleri ve eylemleriyle anlam yaratır. Bu nedenle, varoluşçuluk, bireysel özgürlük ve sorumluluğu ön plana çıkarır. Önemli Temsilciler: Søren Kierkegaard: Varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak kabul edilir. İnanç, kaygı ve bireysellik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Friedrich Nietzsche: Güç iradesi, Üstinsan ve Tanrı'nın ölümü gibi kavramlarla varoluşçuluğa önemli katkılar sağlamıştır. Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluğun en tanınmış temsilcilerinden biridir. "Varoluş özden önce gelir" sözüyle varoluşçuluğun temel tezini özetler. Simone de Beauvoir: Kadınların varoluşsal durumunu ve cinsiyetçiliği ele alarak varoluşçuluğa yeni bir boyut kazandırmıştır. Postmodernizm: Eleştir

Taxi Driver: Şehir ve Yozlaşma / Film Analizi - Volkan Kahyalar

 


1976'da ortaya çıkan "Taksi Şoförü", ünlü yönetmen Martin Scorsese'nin imzasını taşıyan bir yapım. Oyuncu kadrosunda Robert de Niro, Cybill Shepherd, Jodie Foster ve Harvey Keitel gibi isimler yer aldı. Film, dört farklı kategoride Oscar'a aday gösterilmiş ve Cannes Film Festivali'nde en prestijli ödül olan Altın Palmiye'yi kazandı.

Film, Travis Bickle (Robert De Niro)’in savaş gazisi olarak Vietnam’dan New York’a döndüğünde yaşadıklarına odaklanmakta. Böyle söyleyince sıradan bir Amerikan propaganda filmi anlayışı oluştursa da aslında taksi sadece bir “araç” olarak kalmakta. Elbette buradaki araç, otomobilden çok daha fazlasıdır. Bir yönüyle hayatın kendisi olduğunu filmin ilerleyen kısımlarında tanık oluyoruz.

Savaşın bıraktığı yıkıcı etkiden dolayı geceleri hiç uyuyamadığını belirten Travis’i gündüzleri de uyurken göremeyiz. Travis, ciddi bir melankoli içindedir. Uykusuzluğunu paraya çevirmek için bu işe girmeye karar verir. Böylece, zaten bildiği kent yoksullarının olduğu bölgelerde yozluk ve yoksulluğa daha fazla şahit olur. Bu durum, onu dipsiz bir karamsarlığa sürüklemektedir.

Anlam arayışı sırasında karşılaştığı bir kadına aşık olan baş kahramanımız, kadın karakterin seçim bürosunda çalıştığını öğrenir. Cesaretini toplayıp onun ofisine gider ve onu etkilemeye çalışır. Kent yoksulu görünümlü olduğu için bürodaki kadının yakın arkadaşı – ve dolayısıyla o kadın gibi büro çalışanı; Başka bir ifadeyle işçi aristokrasisinin bir unsuru – ona yadırgayıcı gözlerle bakar. Lakin Travis, bu durumu umursamaz bile.

Önce yemeğe çıkardığı kadını daha sonra sinemaya götürmeye ikna eder. Yalnız seçtiği sinema kent yoksulları için normal gelirken işçi aristokrasisi için kabul edilemez bir şekilde cinsel içeriklidir. Kadın, daha ilk günden ondan ayrılır. Bu durum, Bickle’ın zaten hali hazırda melankolik  duruşunu daha da körükler. Defalarca telefon açıp kadın karaktere çiçekler göndermesine rağmen karşı tarafın cevabı olumlu olmaz.

Taksi Şoförü’nün ikinci bölümü diyebileceğimiz kısım bu andan sonra başlar. Yine anlam arayışına giren baş karakterimizin taksisine bir fahişe biner. Bu ilk değildir ancak bu kez yanında müşterisi yoktur. Üstelik, kadın yanındaki satıcısından kaçmaya çalışmaktadır.  Satıcı hemen taksinin içine atlayıp kadını yanına çektikten kısa bir süre sonra Travis’in yanına gelip buruşmuş bir kağıt para atar. Bu buruşukluk hali karakterimizi derinden etkiler.

Bu olaydan yakın bir zaman sonra taksisine aşık olduğu kadının çalıştığı başkan adayı biner. Yanında korumalar ve yardımcıları varken adam bir soru sorar:

“Sence en büyük sorun nedir?”

Travis, siyasetten anlamadığını ancak kent yoksulu mahallelerin değiştirilmesi ve yok edilmesi gerektiğini söyler. Oraları lağıma benzetir.

Kent yoksullarından sanal düşmanlık oluşturup işçi aristokrasisinden tam güç alacağını düşünen iktidar adayı, bu durumdan rahatsız olur ancak belli etmemeye çalışır.

Kısa bir zaman sonra Travis gerçeği fark eder. Kent yoksullarının yozluğu iktidarı kesinleştirmektedir. Ne yapacağını düşünürken aklına birden bu kişinin öldürülmesinin onu kahraman yapacağını düşünür. Çünkü, böylece beklenildiği gibi ortalık temizlenecektir.  

Suikaste hazırlıklar yapar ancak başarısızlıkla sonuçlanır. Bu kez de hayatın karşısına çıkardığı fahişeyi kurtarmaya karar verir ve daha sonra mafya üyesi olduğu anlaşılan kişileri tek tek öldürür. Bu ölümler neticesinde ağır yaralanan Travis, polis tarafından cinayetlerden hemen sonra fahişenin odasındayken yakalanır.

Tam bu sahnenin verdiği kamera açısı, filmin özeti niteliğindedir; Kamera yukarı çıkar. Polislerin elinde tabanca vardır ama odada da dahil olmak üzere bütün katlar kan içindeyken polislerin üstleri tertemizdir. Travis, ciddi bir kan kaybı yaşarken polislere güler. Bu bir baş kaldırı gülmesidir. 

Böylece, asıl katilin kim olduğunu film açıkça iddia etmektedir. Burada temiz olan aslında kirli, kirli olan ama yaşayan aslında temizdir. Sebep, devletin bu durumlara göz yummasıdır. Zaten aynı sebepten mahkeme sonucunda taksi şoförü ceza almaz.

Gazete manşetleri onu kahraman ilan eder. Mafyayı çökerten kahraman taksi şoförü olduğunu belirtir.

Kahramanlık Travis’in hayatını değiştirmez. Bunun yerine olağan akışta devam eder. Ama bir fahişenin hayatını kurtarmış olur.  

Filmin son karesinde aşık olduğu kadın taksiye biner ve Travis’e kahraman gibi bakar. Ancak bu kez Travis’in umurunda olmaz.

Bütün yönleriyle film, sınıf çatışmasını ve yozluğu ortaya saçmakla birlikte beyaz yakalı ile kent yoksullarını keskin bir şekilde uzlaşmasız bir şekilde ayırmakta. Beyaz yakalıların kahraman arayışı kent yoksulları için olağan gündelikler gibi gösterilmiştir. Bu durumun en çarpıcı kısmı, Travis’in tek tek lümpen proleterleri öldürürken hiç kimsenin polis gelene kadar panik yapmamasından anlaşılmaktadır. Taksi Şoförü, çok yalın bir şekilde anarşist bir film olmasının yanında kapitalizmin insanları nasıl vahşileştirdiğini anlatmakta ancak nihai bir sonuca varmamaktadır. Bu yönüyle sadece bir teşhir filmi gibi düşünülecekken anarşizmin de zaten bu şekilde başlangıç yapacağını bilmek önemlidir. 

 

 

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cumhuriyet Dönemi Roman Özellikleri

İNSAN NEDEN ANLATMAYA BAŞLADI ? / Uçan Salyangoz

Anı Türünün Özellikleri: Detaylı Bir İnceleme