20 y.y. Felsefesi

Varoluşçuluk ve Önemli Temsilcileri Varoluşçuluk, bireyin kendi varlığını ve anlamını yaratma sorumluluğunu vurgulayan bir felsefi akımdır. Varoluşçulara göre, insan varlığı, önceden belirlenmiş bir öz veya anlam taşımaz. İnsan, kendi seçimleri ve eylemleriyle anlam yaratır. Bu nedenle, varoluşçuluk, bireysel özgürlük ve sorumluluğu ön plana çıkarır. Önemli Temsilciler: Søren Kierkegaard: Varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak kabul edilir. İnanç, kaygı ve bireysellik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Friedrich Nietzsche: Güç iradesi, Üstinsan ve Tanrı'nın ölümü gibi kavramlarla varoluşçuluğa önemli katkılar sağlamıştır. Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluğun en tanınmış temsilcilerinden biridir. "Varoluş özden önce gelir" sözüyle varoluşçuluğun temel tezini özetler. Simone de Beauvoir: Kadınların varoluşsal durumunu ve cinsiyetçiliği ele alarak varoluşçuluğa yeni bir boyut kazandırmıştır. Postmodernizm: Eleştir

Édouard Manet’yi Özel Kılan / Berfin Köse



 Yaşadığı dönemde ürettiği eserleri çeşitli mecralar tarafından ciddi eleştiriye maruz kalan Édouard Manet, günümüzde resimleri en takdir gören ve toplum tarafından tanınan ressamlardan birisidir. Manet’in en önemli özelliklerinden birisi, İzlenimcilik akımının önünü açmasıdır.

 Paris’te doğan Manet, henüz genç yaşlarındayken sanata merak sarmış ve günlerini Louvre Müzesi’nde sergilenen eserleri inceleyerek geçirmiştir. Sanat okulunda aldığı resim eğitimine ek olarak, Thomas Couture’ın yanında geçirdiği zamanda Couture’dan edindiği bilgiler ile kendisini geliştirip, kendisine ait bir stüdyo açmıştır. Eserlerine geçmeden önce Manet’yi özel kılan faktörlerden bahsetmemiz gerekir. Dini figürleri içeren klasik stilde bazı resimleri olmasına rağmen, Manet’yi Manet yapan eserlerinde günlük hayatı tuvaline yansıtmasıdır. Manet, bu geleneksel algıyı yıkması ve İzlenimciliğe yön vermesi nedeniyle “Avangart” olarak tanımlanmaktadır.

 Tüp boyanın icadıyla birlikte kapalı olduğu stüdyosundan çıkıp doğaya açılma şansına sahip olan Manet, hem eserlerindeki konu seçimleri hem de resmettiği stili ile resimde gelenekselciliğe başkaldırmıştır. Manet, tuvaline günlük hayatta gözlemlediğini bir fragman olarak yansıtmış, bunu yaparken detaycı çizim tekniğinden uzak durmayı seçmiştir. Bahsedilen bu özelliklerini resimleri üzerinden örneklerle açıklamak mümkündür.

 Manet’nin en çok eleştiriye maruz kalan eserlerinden biri olan “Kırda Öğle Yemeği” adlı tablosu, sergilendiği Reddedilenler Müzesi’nde büyük yankı uyandırmış ve akademi tarafından sert bir şekilde yerilmiştir. Bu eleştirilere rağmen Manet’in tablosu, Gerçekçilik akımından İzlenimcilik akımına geçişe katkıda bulunmuştur. Manet’in resmettiği kırda yenen normal bir öğle yemeğinden oldukça farklıdır. Resimde iki adet kadın ve iki adet erkek figürü vardır, ancak kadın figürünün çıplak bir şekilde giyinik erkeklerin yanında yer alması salonda büyük skandal etkisi yaratmıştır. Kadının suratında bir gülümsemeyle resme bakan kişiyle utanmadan göz teması kurması ve rahat pozu ile birlikte yanında resmedilen erkeklerin de rahat bir şekilde pozlanması, eleştirilerin hedefi olmuş ve oldukça müstehcen bulunmuştur. Bunun nedeni Manet’in yaptığının, Mitolojik bir karakterin çıplak resmedilmesinden farklı olması ve gündelik hayattan bir kadını bu şekilde tuvalinde yansıtmasıdır. Resimde az sayıda renk paleti kullanılmış ve geleneksel resme zıt olarak, detaylı bir çizim stili uygulanmamıştır.

 Manet’in bir diğer ünlü eseri “The Rail Road”dur. Bu resim de geleneksellikten farklılık göstermektedir. Konusunu gündelik hayattan almıştır ve bir kadın ve kızının (tahmini olarak) bir demir yolunun önünde resmedilmesidir. Resimde detaycılık azdır ve bir fotoğraf karesini andıran şekilde, bir anı tuvale yansıtmak hedeflenmiştir. Küçük kızın arkasının dönük olarak resmedilmesi, geleneksellikten uzaktır ve buna ek olarak kadın figürü direkt resme bakan kişiye bakmaktadır. Resmedilen kadının parmağı, okumakta olduğu kitabın arasındadır ve bu detay ve küçük kızın arkasının dönük olması, spontane çekilmiş bir fotoğraf karesini anımsatır.

 Tuvalde, Sanayi Devrimi’yle yaygınlaşan tren resmedilmemiştir ve demir yolu sadece bir fon olarak kullanılmıştır. Manet, bir yandan geleneksellikten beslenirken,  bir yandan da sanatına kattığı yeni elementler ile başka ressamlara ilham vermiş ve resim sanatına yeni bir soluk getirmiştir. Onu Manet yapan ve özel kılan bu özelliği sayesinde günümüzde, resimlerinde yansıttığı gündelik hayattan fragmanlar prestijli müzelerde sergilenmektedir.

--------------              

Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için bize #askıdakultursanat ile bir bilet ısmarlar mısınız? 


https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cumhuriyet Dönemi Roman Özellikleri

İNSAN NEDEN ANLATMAYA BAŞLADI ? / Uçan Salyangoz

Anı Türünün Özellikleri: Detaylı Bir İnceleme