20 y.y. Felsefesi

Varoluşçuluk ve Önemli Temsilcileri Varoluşçuluk, bireyin kendi varlığını ve anlamını yaratma sorumluluğunu vurgulayan bir felsefi akımdır. Varoluşçulara göre, insan varlığı, önceden belirlenmiş bir öz veya anlam taşımaz. İnsan, kendi seçimleri ve eylemleriyle anlam yaratır. Bu nedenle, varoluşçuluk, bireysel özgürlük ve sorumluluğu ön plana çıkarır. Önemli Temsilciler: Søren Kierkegaard: Varoluşçuluğun öncülerinden biri olarak kabul edilir. İnanç, kaygı ve bireysellik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır. Friedrich Nietzsche: Güç iradesi, Üstinsan ve Tanrı'nın ölümü gibi kavramlarla varoluşçuluğa önemli katkılar sağlamıştır. Jean-Paul Sartre: Varoluşçuluğun en tanınmış temsilcilerinden biridir. "Varoluş özden önce gelir" sözüyle varoluşçuluğun temel tezini özetler. Simone de Beauvoir: Kadınların varoluşsal durumunu ve cinsiyetçiliği ele alarak varoluşçuluğa yeni bir boyut kazandırmıştır. Postmodernizm: Eleştir

En He Du An Na / Gülcan Ay'ın Kaleminden

  

    1927'de bir İngiliz arkeolog olan Sir Leonard Woolley, ritüel ayinler yapan rahipleri tasvir eden (Pennsylvania müzesinde saklanan) neredeyse yok edilmiş bir kaymaktaşı disk keşfetti. Diskin diğer tarafında şu yazı korunmuştur: "Enheduana, Ziru-Kurum, tanrı Nana'nın karısı, dünyanın kralı Sargon'un kızı, tanrıça İnanna'nın tapınağında."

Dünyanın ilk kadın yazarının Homer'den bin beş yüz yıl önce ve Aristoteles'ten iki bin yıl önce yaşadığı tahmin ediliyor. Bugün Irak olarak bildiğimiz bölgede bulunan beyaz bir kireç taşı diskin üzerinde bir tapınak ritüeline başkanlık eden bir kadın imgesi yontulmuş. Kadının başında bir başlık ve üzerinde uzun bir tören cübbesi bulunmakta. Arkasında ve önünde bulunan sunaklara içki döken iki erkek görevli var. Diskin arkasındaki yazıtta kadının bir başrahibe ve Kral Sargon'un kızı olan “En He Du An Na” olduğu yazmakta. Kil tablette bir anlatı şiirinin sözleri bulunuyor:

Kutsal konutta yerimi aldım

Başrahibeydim, ben, Enheduanna.

 

Güney Mezopotamya'nın eski uygarlığı Sümerler'de metinler isimsizdi. Rahibenin aynı zamanda dünyanın ilk kayıtlı yazarı olduğu düşünülüyor. Hatta Enheduanna eğer bu sözleri yazdıysa yazarlığın, retoriğin[1], hatta otobiyografinin başlangıcını işaret ediyor demektir.

Çivi yazısı kama şeklindeki baskılarla yazılan şiir, rahibenin hayatındaki bir kriz dönemini anlatıyor. Enheduanna'nın babası Sargon, Mezopotamya'nın şehir devletlerini birleştirmişti ve tarihin ilk imparatoru olarak adlandırılacaktı. Etki alanı şimdilerde Kuveyt, Irak, Ürdün ve Suriye olarak bildiğimiz alanda Basra Körfezi'nden Akdeniz'e kadar uzanıyordu. Egemenliği altında her birinin kendi dinî gelenekleri, idari sistemleri ve yerel kimlikleri olan altmış beşten fazla şehir vardı. Sargon kuzeyde Akad'da hüküm sürerken kızını Ay Tanrısı’nın güneyde bulunan Ur kentindeki tapınağına başrahibe olarak atamıştı. Görünüşte din ile ilgili bu konum, bir yandan da siyasiydi. İmparatorluğun farklı bölümlerinin kesişme noktasıydı.

Sargon'un ölümünden sonra krallık isyanla parçalanmıştı. Taht önce Enheduanna'nın kardeşlerine sonra da yeğenine geçmişti. Şiirde, gaspçı olarak nitelenen ve muhtemelen Ur'da bir ayaklanmaya öncülük etmiş  askerî bir general olan Lugalanne'nin Enheduanna'yı tapınaktaki yerinden kovduğu geçmektedir.

Enheduanna diyor; şehirden kovulmuş, vahşi doğada dolaşıyor.

Beni dikenli bir diyara yürüttü. Mukaddes makamımın asil tacını alıp götürdü,

Bana bir hançer verdi: “Bu tam sana göre” dedi.

Tercümanın belirttiğine göre dil, cinsel tacizi ima ediyor. Aynı zamanda intihara teşvik anlamına da geliyor. Ona bir hançer veren Lugalanne, onu kendini öldürmesi için cesaretlendirir: “Bu tam sana göre!".

 

 O tapınağı kötü şöhretli bir eve çevirdi.

Dengiymiş gibi zorla içeri girerek şehvetiyle bana yaklaşmaya cüret etti!

 Enheduanna'nın kurtuluşu, retorik becerisine bağlıdır ancak güçlerinin kurumuş olduğunu fark eder.

Bir zamanlar bal olan ağzım köpürdü şimdi,

Gönülleri memnun etme gücüm toza döndü.

 Sonra Ay Tanrısı’na başvurur ama Ay Tanrısı onu görmezden gelir:

Ay ışığım beni umursamıyor!

Bu aldatılmış umutlar diyarında mahvolmama izin veriyor.

 Sonra aşk ve savaş tanrıçası İnanna'ya dönerek ihtişamına uzun bir övgü sunar;

Leydim! Bu ülke savaş naralarınız karşısında yeniden boyun eğecek!

 Enheduanna türlü övgülerle "İnanna'nın Yüceltilmesi" şiirini yazarken şaşırtıcı derecede kendinden emin bir şekilde yazma işini doğum sancılarıyla karşılaştırır.

Sizi doğururken bu beni dolduruyor, bu benden taşıyor Yüce Hanımefendi.

 Enheduanna'nın yeğeni sonunda isyanı bastırır ve Enheduanna tapınağına geri döner.

Asi diyarı harap ettiğiniz bilinsin!

Kurtulmasını İnanna'ya bağlarken, şiiriyle İnanna'yı yüceltirken Ur'un kurtuluşunda önemli bir rol oynadığını öne sürer. O günlerde tanrıça ve rahibe yakından bağlantılıdır, rahibe kısmen ilahi olanın dünyevi temsilidir. Şiir politiktir, güç ve dil arasındaki ilişkiyi kaydeder, ama aynı zamanda akıldan çıkmayacak kadar kişiseldir.

 “Yüceltme”ye ek olarak, Enheduanna'ya iki metin daha atfedilmiştir: Enheduanna'dan adıyla bahseden "İnanna'ya Bir İlahi" ve üslup gerekçeleriyle ona atfedilen "İnanna ve Ebih". İddiası ayrıca çeşitli şehir devletlerinin tapınaklarına hitaben yazılmış ilahiler olan kırk iki dinî şiirden oluşan bir koleksiyona da eklenmiştir.

 Yale akademisyenleri William Hallo ve JJA van Dijk'ın "Mezopotamya teolojisinin önemli bir parçası" olarak adlandırması, Enheduanna'yı bölgenin birçok kültünü ve tanrısını birleştiren "bir tür sistematik teolog" hâline getirmektedir. Döngü bir dipnotla sona erer:

Tabletin derleyicisi Enheduanna'dır.

Kralım, daha önce hiç kimsenin yaratmadığı bir şey yaratıldı!

Eski Mezopotamya'da Enheduanna'nın eserleri Edubba'da[2] müfredatın bir parçasıydı. Yüzlerce yıl boyunca öğrenciler Enheduanna'nın sözlerini kil tabletlere kazıyarak öğrendiler ve "İnanna'nın Yüceltilmesi" kopyalarından yaklaşık yüz tanesi günümüze ulaştı.

Bilim adamları yirminci yüzyılın ortalarında keşfedilmesinden bu yana Enheduanna'nın yazarlığını tartışır oldular. Bu eserleri gerçekten rahibe mi yazmıştı? Herhangi birine sorun, ilk yazarın Herodot olduğunu söyleyecektir.[3] Günümüzden yaklaşık kırk üç yüz yıl önce, Yunanistan'ın altın çağından iki bin yıl önce bir kadın gerçek olamayacak kadar olağanüstü fikirlere sahip olabilir miydi?

Ur şehri, ilk olarak 1850'lerde kazıldı. İngiliz arkeolog Leonard Woolley'nin[4] önderlik ettiği, British Museum ve Pennsylvania Üniversitesi tarafından finanse edilen keşif çalışmasında 1922 yılına kadar fazla şey keşfedilmedi. Woolley'in en büyük keşfi mücevherler, silahlar, çömlekler, müzik aletleri ve diğer hazinelerle birlikte kral ve kraliçe mezarlarının bulunduğu kraliyet mezarlığıydı.

Tekvin’de[5] Hz. İbrahim'in ve eski pagan kralların İncil'deki evi olarak bilinen Ur, aynı zamanda Enheduanna'nın eviydi. 1927'de bir tapınağın kalıntıları arasında bulunan, Enheduanna'yı tasvir eden taş diski, onun tahrif edilmiş parçalarını ve yakınında da rahibenin adını taşıyan hizmetkârlarına ait silindir mühürleri buldular. Tapınağın başka bir yerinde çivi yazısı ile kaplı kil tabletler vardı. Woolley bunu rahibelerin binalarında bir okul olduğunun kesin kanıtı olarak tanımladı. Ur'da bulunan tabletlerden bazıları Enheduanna'nın metinlerinin kopyalarıydı. Ancak o tarihlerde kimse bu rahibeyle hiç ilgilenmemiş ve onu ünlü babasının önemsiz bir uzantısıymış gibi değerlendirmişti. 60’lı yılların sonlarına kadar yazıya dökülmedi, yayınlanmadı ve tabletler ona atfedilmedi. Enheduanna, bugünün yazarları için yaratıcı gücün kişileştirilmesi, Iraklı sanatçılar için özellikle çekici bir figür; onların modern yas, sürgün ve yerinden edilme deneyimlerinden söz eden bir simge kadın hâline geldi. 1968'de yazılarının Sümerceden İngilizceye ilk çevirisi çıktı. Hallo ve van Dijk[6], çevirinin önsözünde yazdığı gibi, “Enheduanna'nın şahsında aynı anda prenses, rahibe ve şair olan bir kadınla karşı karşıyayız”.

 

Dipnot

---------------

[1]Söz söyleme sanatı


[2]Sümer okullarına verilen isim


[3]İfade sahibi: Sergi küratörü Sidney Babcock


[4]Sir Charles Leonard Woolley (1880-1960), İngiliz arkeolog.


[5]İsrailoğullarının atalarını ve Yahudi milletinin asıllarını açıklayan bir kitap


[6]William W. Hallo-J. J. A. van Dijk Yale Near Eastern Researches,

---

Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.  

https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cumhuriyet Dönemi Roman Özellikleri

İNSAN NEDEN ANLATMAYA BAŞLADI ? / Uçan Salyangoz

Anı Türünün Özellikleri: Detaylı Bir İnceleme