En He Du An Na / Gülcan Ay'ın Kaleminden
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Dünyanın ilk kadın
yazarının Homer'den bin beş yüz yıl önce ve Aristoteles'ten iki bin yıl önce
yaşadığı tahmin ediliyor. Bugün Irak olarak bildiğimiz bölgede bulunan beyaz
bir kireç taşı diskin üzerinde bir tapınak ritüeline başkanlık eden bir kadın
imgesi yontulmuş. Kadının başında bir başlık ve üzerinde uzun bir tören cübbesi
bulunmakta. Arkasında ve önünde bulunan sunaklara içki döken iki erkek görevli
var. Diskin arkasındaki yazıtta kadının bir başrahibe ve Kral Sargon'un kızı
olan “En He Du An Na” olduğu yazmakta. Kil tablette bir anlatı şiirinin sözleri
bulunuyor:
Kutsal konutta
yerimi aldım
Başrahibeydim,
ben, Enheduanna.
Güney Mezopotamya'nın
eski uygarlığı Sümerler'de metinler isimsizdi. Rahibenin aynı zamanda dünyanın
ilk kayıtlı yazarı olduğu düşünülüyor. Hatta Enheduanna eğer bu sözleri
yazdıysa yazarlığın, retoriğin[1], hatta otobiyografinin başlangıcını
işaret ediyor demektir.
Çivi yazısı kama
şeklindeki baskılarla yazılan şiir, rahibenin hayatındaki bir kriz dönemini
anlatıyor. Enheduanna'nın babası Sargon, Mezopotamya'nın şehir devletlerini
birleştirmişti ve tarihin ilk imparatoru olarak adlandırılacaktı. Etki alanı
şimdilerde Kuveyt, Irak, Ürdün ve Suriye olarak bildiğimiz alanda Basra
Körfezi'nden Akdeniz'e kadar uzanıyordu. Egemenliği altında her birinin kendi
dinî gelenekleri, idari sistemleri ve yerel kimlikleri olan altmış beşten fazla
şehir vardı. Sargon kuzeyde Akad'da hüküm sürerken kızını Ay Tanrısı’nın
güneyde bulunan Ur kentindeki tapınağına başrahibe olarak atamıştı. Görünüşte
din ile ilgili bu konum, bir yandan da siyasiydi. İmparatorluğun farklı
bölümlerinin kesişme noktasıydı.
Sargon'un ölümünden
sonra krallık isyanla parçalanmıştı. Taht önce Enheduanna'nın kardeşlerine
sonra da yeğenine geçmişti. Şiirde, gaspçı olarak nitelenen ve muhtemelen Ur'da
bir ayaklanmaya öncülük etmiş askerî bir general olan Lugalanne'nin
Enheduanna'yı tapınaktaki yerinden kovduğu geçmektedir.
Enheduanna
diyor; şehirden kovulmuş, vahşi doğada dolaşıyor.
Beni dikenli
bir diyara yürüttü. Mukaddes makamımın asil tacını alıp götürdü,
Bana bir hançer verdi: “Bu tam sana göre” dedi.
Tercümanın
belirttiğine göre dil, cinsel tacizi ima ediyor. Aynı zamanda intihara teşvik
anlamına da geliyor. Ona bir hançer veren Lugalanne, onu kendini öldürmesi için
cesaretlendirir: “Bu tam sana göre!".
Dengiymiş gibi zorla içeri girerek şehvetiyle bana
yaklaşmaya cüret etti!
Enheduanna'nın
kurtuluşu, retorik becerisine bağlıdır ancak güçlerinin kurumuş olduğunu fark
eder.
Bir zamanlar
bal olan ağzım köpürdü şimdi,
Gönülleri memnun etme gücüm toza döndü.
Sonra Ay
Tanrısı’na başvurur ama Ay Tanrısı onu görmezden gelir:
Ay ışığım beni umursamıyor!
Bu aldatılmış umutlar diyarında mahvolmama izin
veriyor.
Sonra aşk ve
savaş tanrıçası İnanna'ya dönerek ihtişamına uzun bir övgü sunar;
Leydim! Bu ülke savaş naralarınız karşısında yeniden
boyun eğecek!
Enheduanna türlü
övgülerle "İnanna'nın Yüceltilmesi" şiirini yazarken şaşırtıcı
derecede kendinden emin bir şekilde yazma işini doğum sancılarıyla
karşılaştırır.
Sizi doğururken bu beni dolduruyor, bu benden taşıyor
Yüce Hanımefendi.
Enheduanna'nın yeğeni sonunda isyanı bastırır ve
Enheduanna tapınağına geri döner.
Asi diyarı
harap ettiğiniz bilinsin!
Kurtulmasını İnanna'ya
bağlarken, şiiriyle İnanna'yı yüceltirken Ur'un kurtuluşunda önemli bir rol
oynadığını öne sürer. O günlerde tanrıça ve rahibe yakından bağlantılıdır,
rahibe kısmen ilahi olanın dünyevi temsilidir. Şiir politiktir, güç ve dil
arasındaki ilişkiyi kaydeder, ama aynı zamanda akıldan çıkmayacak kadar
kişiseldir.
“Yüceltme”ye ek
olarak, Enheduanna'ya iki metin daha atfedilmiştir: Enheduanna'dan adıyla
bahseden "İnanna'ya Bir İlahi" ve üslup gerekçeleriyle ona atfedilen
"İnanna ve Ebih". İddiası ayrıca çeşitli şehir devletlerinin
tapınaklarına hitaben yazılmış ilahiler olan kırk iki dinî şiirden oluşan bir
koleksiyona da eklenmiştir.
Yale
akademisyenleri William Hallo ve JJA van Dijk'ın "Mezopotamya teolojisinin
önemli bir parçası" olarak adlandırması, Enheduanna'yı bölgenin birçok
kültünü ve tanrısını birleştiren "bir tür sistematik teolog" hâline
getirmektedir. Döngü bir dipnotla sona erer:
Tabletin
derleyicisi Enheduanna'dır.
Kralım, daha
önce hiç kimsenin yaratmadığı bir şey yaratıldı!
Eski Mezopotamya'da
Enheduanna'nın eserleri Edubba'da[2] müfredatın bir parçasıydı. Yüzlerce
yıl boyunca öğrenciler Enheduanna'nın sözlerini kil tabletlere kazıyarak
öğrendiler ve "İnanna'nın Yüceltilmesi" kopyalarından yaklaşık yüz
tanesi günümüze ulaştı.
Bilim adamları
yirminci yüzyılın ortalarında keşfedilmesinden bu yana Enheduanna'nın
yazarlığını tartışır oldular. Bu eserleri gerçekten rahibe mi yazmıştı?
Herhangi birine sorun, ilk yazarın Herodot olduğunu söyleyecektir.[3] Günümüzden yaklaşık kırk üç yüz yıl
önce, Yunanistan'ın altın çağından iki bin yıl önce bir kadın gerçek olamayacak
kadar olağanüstü fikirlere sahip olabilir miydi?
Ur şehri, ilk olarak
1850'lerde kazıldı. İngiliz arkeolog Leonard Woolley'nin[4] önderlik ettiği, British Museum ve
Pennsylvania Üniversitesi tarafından finanse edilen keşif çalışmasında 1922
yılına kadar fazla şey keşfedilmedi. Woolley'in en büyük keşfi mücevherler,
silahlar, çömlekler, müzik aletleri ve diğer hazinelerle birlikte kral ve
kraliçe mezarlarının bulunduğu kraliyet mezarlığıydı.
Tekvin’de[5] Hz.
İbrahim'in ve eski pagan kralların İncil'deki evi olarak bilinen Ur, aynı
zamanda Enheduanna'nın eviydi. 1927'de bir tapınağın kalıntıları arasında
bulunan, Enheduanna'yı tasvir eden taş diski, onun tahrif edilmiş parçalarını
ve yakınında da rahibenin adını taşıyan hizmetkârlarına ait silindir mühürleri
buldular. Tapınağın başka bir yerinde çivi yazısı ile kaplı kil tabletler
vardı. Woolley bunu rahibelerin binalarında bir okul olduğunun kesin kanıtı
olarak tanımladı. Ur'da bulunan tabletlerden bazıları Enheduanna'nın
metinlerinin kopyalarıydı. Ancak o tarihlerde kimse bu rahibeyle hiç
ilgilenmemiş ve onu ünlü babasının önemsiz bir uzantısıymış gibi
değerlendirmişti. 60’lı yılların sonlarına kadar yazıya dökülmedi, yayınlanmadı
ve tabletler ona atfedilmedi. Enheduanna, bugünün yazarları için yaratıcı gücün
kişileştirilmesi, Iraklı sanatçılar için özellikle çekici bir figür; onların
modern yas, sürgün ve yerinden edilme deneyimlerinden söz eden bir simge kadın
hâline geldi. 1968'de yazılarının Sümerceden İngilizceye ilk çevirisi çıktı.
Hallo ve van Dijk[6],
çevirinin önsözünde yazdığı gibi, “Enheduanna'nın şahsında aynı anda prenses,
rahibe ve şair olan bir kadınla karşı karşıyayız”.
[1]Söz söyleme sanatı
[2]Sümer okullarına verilen isim
[3]İfade sahibi: Sergi küratörü Sidney Babcock
[4]Sir Charles Leonard Woolley (1880-1960), İngiliz arkeolog.
[5]İsrailoğullarının atalarını ve Yahudi milletinin asıllarını açıklayan bir kitap
[6]William W. Hallo-J. J. A. van Dijk Yale Near Eastern Researches,
---
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder