BİR DİKTATÖR, BİR ŞİZO VE BİR KEDİ / Gülsen Akar
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Orta sınıf
çekirdek bir ailenin, sıradan bahçeli evlerinde geçen huzur bozucu bir
simülasyonun içerisinde hiç de sıradan olmayan bir hikâye izlemekteyiz.
Anne-baba, iki kız çocuk ve bir erkek çocuğun oluşturduğu bu aile, dış dünyayla
bağları tamamen kopuk bir şekilde izole bir yaşam sürdürmektedir. Baba dışında
evdeki hiçbir ferdin dış dünyayla bir bağı olmadığı gibi dış dünyaya dair
babanın sunduğundan başka bir fikre de sahip değiller. Baba figürünün
iktidarında çocukların kendilerine ve dış dünyaya dair sahip oldukları her
bilgi aslında manipüle edilmiş veya yeniden üretilmiş bir gerçeklikten ibaret
iken büyük kızın dış dünyadan bir nesne ile tanışmasıyla mevcut iktidar
düzenine karşı sessiz bir direniş başlamaktadır.
Çocuk, anne
rahminde koruyucu ve izole edilmiş bir çeper içerisinde gelişir, doğar ve
alışık olmadığı, güvensiz ve soğuk dünyada ilk bağı anne ile kurar. Güven
algısını ve dış dünyaya adaptasyonun ilk oryantasyonunu bu bağ ile oluşturur.
Evin dışına çıkmamış, dış dünyaya dair bir imgeye veya deneyime sahip olmayan
çocuklar henüz rahmin dışına çıkmamışlardır çünkü dış dünyaya dair bir güvenlik
algısından ve adaptasyon sağlayabilecekleri bir ortamdan oldukça uzaktadırlar.
Sigmund Freud, çocuğun psikososyal gelişimine dair sunduğu kuramında babayı bir
kural koyucu, tabir-i caizse kanun adamı yerine koyar. Çocuk otoriteyi,
kuralları, kanunları, toplumsal olanı babanın gözüyle ve diliyle tanır. Bu
hikayede baba, dış dünyayı bir “korku” figürü olarak sunmakta olup evin
sınırları içerisinde kendi katı normlarını dayatır. Freud, toplumsal olana ilk
bakışı babanın gözünden sunarken Lacan, çocuğun mevcut dış dünyayı, toplumsal
olanı “dil” aracılığıyla tanıdığını söyler. Dil, düşünceleri oluşturur ve
şekillendirir. George Orwell’in 1984’ünde tasvir ettiği gibi dili ele geçiren
iktidar, düşünceyi de ele geçirir. Filmdeki baba figürü iktidar nesnesi olarak
“dil”i yeniden üretir, böylece iktidarına ters düşecek hiçbir düşünce,
yönettiği zihinlerde oluşamayacaktır çünkü dili üreten de anlamı üreten de
kendisidir. Özne, kendisine sunulandan
başka bir
gerçekliği düşünemez, başka bir anlamı üretemez hale gelir. İktidarı
içselleştiren özne, iktidarın ürettiği gerçeklikler üzerinden kendisini
tanımlar. Böylece iktidar bu özneler üzerinden yeniden ve yeniden doğmaktadır.
Ergenlik çağındaki çocuklar, bu yaşlarına dek dış dünyayı hiç
deneyimlememişler ve dış dünya ile tanışmamışlardır. Evin izole ve korunaklı
bahçesinde oynarken dış dünyaya dair gördükleri ne varsa babanın sunduğu
anlatılar üzerinden kodlanmıştır. İktidarın çarpıtıp manipüle ettiği bu
anlatıya göre dış dünyadan bahçelerine gelen kedi, yırtıcı ve vahşi bir
hayvandır hatta o kadar yırtıcıdır ki çocukların hiç tanımadığı (hayali) erkek
kardeş, babadan izinsiz dışarı çıktığında bu vahşi hayvan tarafından oldukça
kanlı bir şekilde öldürülmüştür. Katı disipliniyle özneleri kendine bağımlı
kılan baba, yönettiği korku politikası ile de iktidarını güçlendirir.
Foucault’ya
göre iktidar, enformasyon nesneleri yaratır, biriktirir ve bunları kullanır.
Bugün kapitalist sistem içerisinde söz ve iktidar sahibi Batı toplumlarının
ürettiği ve pazarladığı hakikatler üzerinden konuşuyor ve yaşıyoruz. Politik
doğruculuk karşısında tabulaştırılmış kelimeleri söyleyemeyiz. Düşüncelerimizi
sınırları çizilmiş bir zemine göre ifade etmeye zorlanıp belli bir güruhun
iktidarının izin verdiği ölçüde düşünebiliriz. Filmde baba figürü, dış dünyaya
dair bilgiler ve hakikatler üretir; iktidarını güçlendirmesinin yanı sıra
çocukları da sadece kendine ait kılar böylece dış dünyaya karşı da kendi
iktidarını güçlü kılma gayretine girer. Günümüz devletlerinden Çin ve Kuzey
Kore için bu örneği sunabiliriz. Çocuklar, babanın kendilerine sunduğu bu
kodları içselleştirip ezberledikleri için ona bağımlı hale gelmişlerdir.
Kendilerine ait varoluşsal ve zihinsel bir bütünlüğe sahip değillerdir.
İktidarın sunduğu gerçeklik haricinde diğer her şey belirsizdir ve bir
alternatifi de yoktur. Babanın sözünü dinlemezsen, kurallara karşı gelirsen
başına çok fena şeyler gelebilir. Yönetilen korku politikasının yanı sıra
mevcut iktidar ve hegemonyanın bir alternatifi bulunmadığı gerçekliğine
inandırılmış öznenin itaati de böylece pekişmektedir.
İktidar varsa direniş de vardır. Elbette bu kapitalist çark
içerisinde iktidara itaat etmeyenler olacaktır. Tıpkı evin büyük kızı gibi…
Erkek çocuğun cinsel ihtiyaçlarını doyurarak kendi iktidarına ortak olmasını
engellemek isteyen baba, bu eylem için dışarıdan kiraladığı bir kadını eve
getirir. Evin büyük kızı bu kadın aracılığı ile bir filmin DVD’lerini alır ve
dış dünyaya dair iktidarın sunduğundan farklı alternatif bir gerçeklikle ilk
kez yüzleşir. Tipik düzende evden ayrılıp bağımsızlaşması gereken ergenlik
dönemindeki kızın içerisindeki ilk isyan dalgaları yükselmeye başlar. Deleuze
ve Guattari’nin deyimiyle sistemin çarklarına uyum sağlamayıp başkaldıran ve
yine sistemin ürettiği bir şizo-özne olan kız, kaçmayı düşünmeye
başlar. Ancak baba
figürünün çocuklara sunduğu üretilmiş bir hakikate göre çocuklar yalnızca köpek
dişleri düşüp yerine yeni bir diş çıktığında evden ayrılabilirler. Büyük kızın
çelişen gerçekler karşısında gözünü karartıp dış dünyaya gitmenin bir yolunu
bulma çabası dahi yine iktidarın koyduğu kurallar çerçevesinde
gerçekleşmektedir. Köpek dişinin düşmesini bekleyemeyen kız, dişlerini acı
verici bir şekilde söker ve babasını dış dünyaya götüren arabanın bagajına
saklanır. Özgürlüğe ulaşma gayesi ile izlediği yol bile iktidarın çizdiği
sınırlar çerçevesinde gerçekleşmiştir. Evden doğrudan kaçmak yerine önce kurala
uyularak köpek dişler sökülmüş; bahçe dışına farklı yollardan çıkmak yerine dış
dünyaya gidebilmenin tek yolu olarak sunulan aracın bagajına saklanmıştır. Filmi
burada noktalayan yönetmen, filmin bundan sonrasına dair anlatısını seyircinin
hayal gücüne bırakmaktadır.
“Gerçek, sadece
öğrenilendir.”
---
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için bize #askıdakultursanat ile bir bilet ısmarlar mısınız?
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder