TÜRK ŞİİRİNDE DEPREMİN AKİSLERİ / Kübra KURUHALİLO KARACA
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Halk arasında “zelzele” olarak da bilinen “deprem”, Eski Türkçede “vurmak, sarsılmak, oynamak” anlamlarına
gelen tep-, tepre- fiillerinden türetilmiştir. Yerkabuğu içindeki kırılmalar
nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak
geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına "deprem" denir. Tarih boyunca birçok şehrimiz büyük depremler
yaşamıştır ve ne yazık ki binlerce insan bu depremlerde hayatını kaybetmiştir.
Çok yakın geçmişimizde 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen deprem, ülkemizi
derinden sarsmıştır. Depremin üzerimizdeki fiziksel, duygusal ve ruhsal
tesirinin yakından şahidi olarak geçmişte yaşanan depremlerin toplumun her
kesiminde acı, keder, kayıp, yas, kaygı vb. gibi duygular uyandırdığını
şüphesiz söyleyebiliriz. Deprem ile tezahür eden düşünceler ve duygular,
edebiyata da yansımıştır.
Edebiyatımızda
depremle ilgili bilinen ilk şiir, Tevfik Fikret’in Zelzele adlı şiiridir. 1894 yılında tsunamiye yol açan büyük
İstanbul depremini Tevfik Fikret, Haluk’un
Defteri’nde şu şekilde dile getirmiştir:
ZELZELE
Bin üç yüz ondu… Henüz dün bu köhne izbeye sen
misafir olmuştun,
ki hep sinirli ve hummalı hastalar gibi yer
birden
için için ve uzun
bir ihtilâc çırpındı, kırdı, yıktı… Keder
ve korku yüzleri soldurdu; evler, âileler
birer döküntü; kalanlar bütün ezik, kurâda
bir inkisâr-ı huşu’ en şerefli başlarda,
Minareler bile
ser-be-zemin.
Beşer bu sadme-i meş’ûma böyle uğrar da
biraz tenebbüh eder.
Biraz tenebbüh için bin belâ… Ne ders-i haşîn!
Sen işte böyle siyah günlerin misafirisin.
Hayatın elbette
kolay ve neş’e-fezâ bir seyâhat olmayacak;
lâkin
bu tîh-i mihnette
kolay ve neş’e-fezâ bir seyâhatin ancak
hayâli vardır; uzak bir serâb için koşmak,
nihâyetinde yorulmak ve boş yorulmaktır.
Hayatı dîv-i hakîkatle çarpışan kazanır;
zafer biraz da hasar ister.
Koşan cihâd-ı maâliye şanlı, lâkin ağır,
mahûf adımlar atar,
önünde zelzeleler, arkasında zelzeleler!
Tevfik Fikret, oğlu Haluk dünyaya
gelmeden evvel depremi ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu Zelzele şiiri ile anlatmıştır. Fikret, şiirin ilk bölümünde deprem
felaketini kelimelerle resmederken depremin varlığından ders çıkarmadığımızı da
dile getirmiştir; şiirin ikinci bölümünde ise hayatın zorluklarını Haluk’a
anlatmıştır. “Zafer biraz da hasar ister.”
diyerek iyi bir hayat için her daim umut olduğunu evladına vurgulamıştır.
Tevfik Fikret, sadece İstanbul
depremi için değil; Balıkesir (1898) ve
Aydın (1895,1899) şehirlerinde gerçekleşen büyük depremler için de şiirler
yazmıştır. Balıkesir depremini anlattığı Verin
Zavallılara adlı şiiri, 20 Şubat 1898 yılında Servet-i Fünûn dergisinin 365 numaralı nüshasında yayımlanmıştır:
VERİN ZAVALLILARA
-Balıkesir Musâbîni İçin-
Harâb-ı zelzele bir köy… Şu yanda,
bir çatının
Çürük direkleri dehşetle fırlamış;
öteden
Çamur yığıntısı şeklinde bir zemîn
katının
Yıkık temelleri manzûr; uzakta bir
mesken
Zemîne doğru eğilmiş, heman sukût
edecek;
Önünde bir kadın… Of, artık istemem
görmek!
Bu levha kalbimi tahrîk içinse,
kâfidir;
Tasavvur eyleyemem bir yürek; velev
münkir,
Velev haşîn ü mülevves ki böyle bir
hâli
Görüp de sızlamasın… Şimdi siz bu
timsâli
Bu levh-i mâtemi her türlü
dehşetiyle alın,
Bu muhterem vatanın bir kenar-ı
bâridine;
Bütün o manzara-i cân-şikâfı bir de
kalın
Ridâ-yı berf ile örtün ki titresin
de yine
-içinde saklayarak sûziş-i
felâketini-
yabancı gözlere göstermesin
sefâletini…
Nasıl tahammül eder sonra karşısında
bunun,
Bunun, bu sahne–i pür-ye’s ü
girye-meşhûnun
Biraz hamiyyet ü rikkatle sızlayan
dil-i pâk?
Derin, iniltili çarpıntılarla sîne-i
hâk
Teessüratını söyler bu levh-i âlâma;
Sizin de kalbiniz elbet acır, değil
mi? Verin,
Verin şu dullara, yoksul kalan şu
eytâma,
Verin enînine gayet, şu bir yığın
beşerin!
Şair, Verin Zavallılara şiiriyle acı ve yoksulluğa karşı merhamet ve
yardım isteğini dile getirmiştir. Şiirinde köyü ele alan Fikret yıkık
yapılardan, tüm bu kötü manzaranın önünde duran bir kadından bahsetmektedir ve
daha fazla bu manzarayı seyretmek istememektedir. Bu feci manzara, Fikret’e
göre kötü kalplileri bile etkileyecek derecededir. Fikret şiirin sonuna doğru
günümüzde artçı depremler olarak adlandırdığımız sarsıntıları, toprağın
göğsündeki iniltili çarpıntı olarak ifade ederek toprağın yüreğindeki
üzüntüsünü elemler levhasına dile getirmesinden bahsetmiştir ve insanlar için
yardım istemiştir.
Tevfik Fikret’in Aydın Felaketzedegânı İçin adlı şiiri
ise İrşad’ın 1 Şubat 1921 tarihli 9
numaralı nüshasında yayımlanmıştır:
AYDIN
FELAKETZEDEGÂNI İÇİN
Bilirsiniz ninelik, hiss-i rikkat-âverini:
Şu bir enîn-i tazallüm leb-i
melâlinde
Dökük saçık, bulaşık bir paçavra
halinde
Yolun çamurları üstünde sızlayan
mahlûk
Nedir bilir misiniz? Bir kadın…
Evet, şu boğuk
Şu inleyen acı sesi; dinleyin o bir
ninni
Kadın bu sesle, bu muhrîk sürûd-ı
mihnetle
Avutmak istiyor âgûş-ı mihnetinde
yatan
Yetîm-i zârını, biçâre hasta, aç,
uryan
Bu aç ve hasta çocuktan arar şifâ-yı
hayat
Acıklı sahne-i mâtem ki lerziş-i
sademât
Cibâli titretiyor karşısında
dehşetle
Yazık henüz iki gün yok, şu ağlayan
hatun
Maîşetin bütün ehvâl-i
giryeperverine
Gülerdi böyle sarıldıkça tıfl-ı
dilberine
Çocuk henüz iki gün yok, değildi
böyle yetim
Zavallılar… Bu merâret, bu inkisâr-ı
elîm
Revâ mıdır ki sizin kalbinizde yer
bulsun
Revâ mıdır ki henüz dün gülerken,
oynarken
Bütün huzur-ı hayatıyla bunca
aileler
Bugün zelîl ü perîşan, mu’azzeb ü
muğber
Harabelerde, çamurlarda ağlasın,
yatsın
Revâ değilse de vâki: Bugün bütün
Aydın
Değil harâbe, cehennem kesildi
zelzeleden.
Çoluk çocuk, kadın erkek açıkta bir
şeysiz
Sefil -ayazların altında işte
kıvranıyor;
Çoluk çocuk, kadın erkek cayır cayır
yanıyor
İşitmiyor musunuz? Bir sadâ-yı hevl
ü ümîd
“Aman, aman…” diye aks eyliyor amîk
ü medîd
Bu ses, bu onların âvâzı işte,
dinleyiniz
Bu seste bir koca halkın enîn-i
sûzişi var
Bu ses diyor ki: “Saadet şefîk-i
zillettir!”
Bu ses diyor ki: “Verin vermemek
cinayettir!”
Verin saadetinizden, verin
zavallılara;
İânenizle kapansın vahîm olan bu
yara;
Verin ki ağlamasın anneler,
oğulcuklar.
Aydın
Felaketzedegânı İçin
adlı şiire baktığımızda Verin Zavallılara
şiiriyle benzer ifadeler taşıdığı, benzer tasvirlerin bulunduğu dikkat
çekmektedir. Şiirin İrşad’da
yayımlanma sebebi o dönem Anadolu’da devam eden savaş sebebiyle kadınlara,
çocuklara, Türk askerine ve muhtaçlara yardım edilmesi gerektiğidir.
Balıkesir ve Aydın’da gerçekleşen
depremlerin dışında 1939 Erzincan depremi de Türk şiirinde yer almıştır. Nazım
Hikmet, Bursa’da hapishanede yatarken yazdığı ve 1940 yılında Yeni Ses dergisinin kapağında yayımlanan
Kara Haber şiiriyle ve Halide Nusret,
Ah Erzincan Vah Erzincan şiiriyle
depremi çarpıcı şekilde dile getirmişlerdir:
KARA
HABER
Erzincan’da bir kuş var
Kanadında gümüş yok
Gitti yârim gelmedi
Gayrı bunda bir iş yok.
Oy dağlar dağlar, dağlar, dağlar...
Aldı ellerine kanlı başını
Karın ortasında Erzincan ağlar...
O ağlamasın da kimler ağlasın…
Kar yağar lapa lapa
Tipidir gelir geçer...
Yan yana sırt üstü yatan ölüler
Akşam olur tandıramaz
Ateşini yandıramaz
Gün ağarır, şafak söker
Kimsecikler gitmez suya
Ezilmiş başlarıyla ölüler
Vardılar uyanılmaz uykuya
Ses edip geceye beyaz taşından
Kışlanın saati çaldı ikiyi.
Ne çabuk lahzada bitti yaşamak
Kimisi altı aylık,
Kimisi sakalı ak,
Kimi on üç, on dört yaşında;
Kimi yola gidecek
Kimisi mektup bekler
Yan yana sırt üstü yatan ölüler...
Yayıkta yağ vardı, dövülemedi,
Akpeynir torbaya koyulamadı,
Hasret gitti ölüler
Dünyaya doyulamadı...
Uyanıp kaçamadılar,
Kuş olup uçamadılar
Açıldı kuyular kimse inemez
Erzincan beygiri rahvandır amma
Ölüler ata binemez
Yan yana sırt üstü yatan ölüler...
Nâzım
Hikmet
AH ERZİNCAN, VAH ERZİNCAN
Göz yaşım Fırat gibi çoştu, çağladı durdu;
Yüreğim koptu sanki; canım yanıyor, canım.
Kara haberin beni habersiz yere vurdu,
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Nerde minicik yuvam, sarmaşıklı pencerem?...
Nasıl bir an içinde yere geçti bir âlem?
Cennetten bir köşeydin, birden oldun cehennem.
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Zerdali bahçeleri meyva vermez mi oldu?
Gelin kızlar bağlarda çiçek dermez mi oldu?
Gayri orda murada kimse ermez mi oldu?...
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Yavrusuz anacıklar bağrıma basarken taş,
Anasız yavruların sel olmuş gözünde yaş.
Ölümü özlemekte sağ kalan her kuru baş…
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Kazankaya’dan güneş, şehre bakmasın gayri,
Ay beyaz fenerini gökte yakmasın gayri;
Göğsünde çoşkun Fırat gülüp akmasın gayri,
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Anarken hatıralı toprağını, taşını,
Bir yumdum da bin döktüm gözlerimin yaşını.
Ne acıklı bitirdin toprakla savaşını,
Ah güzel Erzincan’ım! Vah dertli Erzincan’ım!
Halide Nusret Zorlutuna
Şiirlerin, edebî değer açısından
gerek ifade gerek tasvir ve anlatım bakımından iyi olduğunu dile getirebiliriz
fakat toplum olarak böyle bir felaketin yaşanmamasını dolayısıyla felaketin
şiirinin yazılmamasını umarız. Kimse ölmesin, kimsenin yüreği kan ağlamasın
isteriz. Ne yazık ki Fikret’in “Beşer bu
sadme-i meş’ûma böyle uğrar da biraz tenebbüh eder / Biraz tenebbüh için bin
belâ… Ne ders-i haşîn!” dizeleri bugün dahi geçerliliğini
sürdürmektedir. Üzerinde yaşadığımız
toprağın gerçeğini henüz kabullenemediğimizden depremle yaşama kültürünü
oluşturamadık. Umarım bunca bin bela bizim
alacağımız son ders-i haşîn olur. Ne yavrusuz anacıklar ne de anasız yavrular keder içinde boğulur.
Gelin kızlar bağlarda çiçek toplasın. Yan
yana sırt üstü yatan ölüler değil; yan yana el ele tutuşan insanlar
görelim.
Kübra KURUHALİLO KARACA
KAYNAKÇA
Anadol, Zihni T. (1989). Kırmızı Gül ve Kasket. Belge Yay.
Dayanç, M. (2007). BALIKESİR İLE TÜRKİSTAN’DA DEPREM VE
TEVFİK FİKRET’E SİTEM. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 8(2), 123-140.
Demiryürek, M. (2003). Tevfik Fikret'in Bilinmeyen Bir
Şiiri. İlmî Araştırmalar, (15), 167-172.
Kaplan, M. (2015). Bir gençlik kurgusu olarak Halûk’un
Defteri. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3(11), 186-212.
Kara, R. (1993). Erzincan'ın Göz Yaşları: Deprem Ağıt ve
Destanları. Şenkal Basımevi.
Küçük, Y. (1984). Aydın Üzerine Tezler 1930-1980. Tekin Yay.
Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için bize #askıdakultursanat ile bir bilet ısmarlar mısınız?
https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder