CAN SIKINTISI ÜZERINE FELSEFI VE MODERN YAKLAŞIMLAR

 Can sıkıntısı, insanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal bir mesele olarak tartışılmıştır. Bu duygu, yalnızca basit bir ruh hali değil, insanın varoluşsal sorularını ve anlam arayışını yansıtan derin bir olgudur. Tarihten modern zamana kadar uzanan bu kavram, felsefi analizlerle zenginleşmiş ve modern yaşamın etkileriyle dönüşüme uğramıştır. Makalenin Amacı   Bu makalede, can sıkıntısının tanımından başlayarak, felsefi yaklaşımlar, modern toplum üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Can Sıkıntısının Tanımı ve Doğası Can Sıkıntısı Nedir? Can sıkıntısı, genellikle bir şey yapma isteksizliği, yaşamın monotonluğu ya da bir amaçsızlık hissi olarak tanımlanır. Bu duygu, bireyin içinde bulunduğu çevresel koşullardan kaynaklanabilir ya da içsel bir huzursuzluğun dışavurumu olabilir. - Seneca ve Antik Dönem: Antik Yunan ve Roma döneminde düşünürler, insanın günlük yaşamının rutinlerinden kaynaklanan monotonluğa dikkat çekmişlerdir. Özellikl

“Biz İsveçli değiliz, Rus olmak da istemiyoruz; O zaman Finlandiyalı olalım.” - Meriç Öz'ün kaleminden

Fincede Finlandiya anlamına gelen Suomi, vaktinde Bataklıklar Ülkesi olarak anılan Beyaz Zambaklar Ülkesi’nin bilinen bir diğer adı. Asırlarca batıda komşusu olan İsveç’in, bir asırdan fazla bir zaman da doğusundaki Rusya’nın hakimiyeti altında kalan Finlandiya 1917’de bağımsızlığını ilan etti. Atatürk’ün dahi müfredata konulmasını istediği, Grigoriy Spiridonoviç Petrov’un kaleme aldığı, yeryüzündeki tüm ülkeler adına bir manifesto olarak değerlendirilebilecek Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı yaklaşık yüzyıldır köklerini dünyaya sıkıca saplamış bir ağaç gibi varlığını sürdürmekte.



  Petersburg’da papazlık yapan Grigoriy Petrov, hitabetiyle etkilediği halk tarafından başkentte saygı duyulan bir vaiz olarak tanınmaktaydı. Ülkesinin bulunduğu duruma karşı duyarsız kalmayıp halkın yaşadığı zorluklara dikkat çeken Grigoriy Petrov neredeyse tüm hayatını, toplumun aydın kesimini halkın refahı için çalışmaya davet etmeye adadı; kadın ya da erkek, köylü yahut şehirli, genç ya da yaşlı, kas gücüyle veya beyin gücüyle çalışarak ülkede hayatını sürdüren her bir vatandaşın durmadan, yılmadan ülkesine değer üstüne değer katması gerektiğini savundu. Konferanslarında yinelediği “yenilikçi” söylemleri sebebiyle kilise tarafından “zararlı yayıncılık ve yazarlık faaliyetleri” gerçekleştirdiği için manastıra sürgüne gönderildi.  Ona uygulanan bu baskıcı muamele sayesinde namı daha da yayıldı. Kilise tarafından unvanının alındığı ve Petersburg’a girişi yasaklandığı için zaman zaman Kırım ve Finlandiya’da yaşadı. Bu sürede sıkça seyahat etmekte, gözlem yapmakta ve konferans vermekteydi. 

  Yaşamının son yıllarında yazdığı Beyaz Zambaklar Ülkesinde*’de Finlandiya’ya duyduğu hayranlığı şu sözlerle belirtmekte: “… İşte, Rusya’nın toplam nüfusunun sadece ellide birini oluşturan bu bir avuç vatandaşımız, hem de ülkemizin en zor ve elverişsiz koşullara sahip bir köşesinde, o kadar iyi bir düzen oluşturmuşlar ki insan bakınca imrenmeden edemiyor.”

  Kiliseden de men edilmesinin ardından başlıca meşguliyeti gazetecilik ve yazarlık hâline gelen Grigoriy Petrov’un  yaşamı boyunca elli kitabının Bulgarca yayımlandığı ve bazılarının müsveddesinin sadık dostu Dinyo Bojkov’un torunu tarafından Sofya’da muhafaza edildiği bilinmektedir.

  Peki aydın insanı aydın süprüntüsünden ayıran fark nedir? Yaşı, cinsiyeti, mesleği ne olursa olsun bir kimse vatanının gelişiminde ne düzeyde sorumluluk sahibidir? Bir millet bağımsızlığını nasıl kazanır? Kahramanlar mı halkı yaratır, yoksa halk mı kahramanları?


  Bu sorulara açık sözlülükle yanıtlar bulacağınız Beyaz Zambaklar Ülkesinde’deki karakterler, gerçek hayattaki bir şahsiyeti yansıtırlar. Örneğin Johan Vilhelm Snellman (kitapta Snelman olarak geçmekte) Finlandiya’nın bağımsız olma sürecinde kilit rolü olan bir Fin filozof, yazar ve diplomattır.

  Snelman karakteri, ülkesinin gelişme sorumluluğunun yalnızca devletin üst kademelerindeki yöneticilere ait olmadığını; bu yüce sorumluluğun halkın bizzat kendisine de ait olduğunu vurgulamıştır. Her bir kesim ile ayrı ayrı ilgilenmiş, onlara büyük bir coşkuyla seslenmiştir. Sorunların kaynağını tek tek belirleyerek ilgili kişilere -özellikle de halka- net bir dille durumun nasıl çözülebileceği yönünde samimi tavsiye ve ricalarda bulunmuştur.

  Okullardaki öğretmenlerden, kiliselerdeki din adamlarına; devlet memurlarından, kışladaki subaylara kadar bu değerli öğretilere sahip kişilere, mesleklerini Finlandiya’nın ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal açıdan gelişimi gayesiyle nasıl icra etmelerinin uygun olacağını anlatmıştır.

  Ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumlarındaki çelişkilere dikkat çekmiş, onlara asıl sorumlunun kendileri olduğunu hatırlatmıştır. Napolyon’u yenen İngiltere’ye büyüyen hayranlık Finlerde; sigara ve alkol kullanımı, ağır küfürler etme, at yarışı oynama ve futbolu bilim ve sanatla eşdeğer görerek bir dine dönüştürmeye çalışma olarak tezahür etmiştir. Futbolcuların düzenlediği bir törende konuşma yapan Snelman gençlerin spor yapmasından ne denli mutlu olduğunu ifade ettikten sonra sözlerine şöyle devam etmiştir: “Ben sizlerin, genç Finlandiyalıların Macarları sadece ayakla topa vurarak yenmekle yetinmemenizi, aynı zamanda Almanları, Fransızları ve İngilizleri beyniniz, kalbiniz ve iradenizle birçok alanda ülke refahına katkı adına halkın verdiği mücadeleye katılarak da yenmenizi istiyorum… Topa kafayla vurabilmek için alnın sağlam olması lazım, en sağlam alınlı canlı ise koyundur. Koyun kafasının Finlandiya gençliği için gurur kaynağı olabileceğini sanmıyorum.”

Snelman gibi etkili olan tüccar Yarvinen, edebiyat yılanı Karokep ve papaz Mcdonald da kitabın elden bırakılmamasını sağlayan diğer tesiri yüksek karakterlerden bazıları.

Yıllar boyunca Türkler dışında Bulgarlar ve Sırpların dahi mütemadiyen tekrar ettiği gibi Grigoriy Petrov’un “Yaşam mimarları olun!” çağrısını ideale dönüştürme umuduyla.    


  Şu an Helsinki Üniversitesi’nde doçent olan Marina Vituhnovskaya kitabın orijinal el yazmasını Bulgaristan’da bulmasının ardından bilimsel bir ön söz ekleyerek yazın dünyasına yeniden kazandırdı.

*Petrov, G. (2021), Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Çeviren: Elnur Osmanov, Koridor Yayınları.

 ---

Kaliteli içeriklerimizin devam edebilmesi için Patreon linki üzerinden bize bir kahve ısmarlamanız size hiçbir şey kaybettirmeyecekken bize çok şey kazandıracak.  

https://www.patreon.com/kitapdedektifiyiz

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cumhuriyet Dönemi Roman Özellikleri

İNSAN NEDEN ANLATMAYA BAŞLADI ? / Uçan Salyangoz

Anı Türünün Özellikleri: Detaylı Bir İnceleme