AŞK, MARK VE ÖLÜM’ün Düşündürdükleri
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Cem Karaca, Derdiyoklar, Muhabbet, Killa
Hakan, Kabus Kerim ve Derya Yıldırım gibi isimlerin ortak özelliği Almanya’ya
göçmüş olmaları. Almanya, kimilerinin ilk toprağı, kimilerinin de ikinci.
1961’de çıkan yasayla Almanya’ya göçenlerin
hikayesini çoğu kişi bilir. Bazen akrabalarımız olur onlar, bazen tanıdığımız,
eşimiz, dostumuz. İyi ama göç ne demek?
Bir Kitapdedektifiyiz klasiği olarak “göç”
kelimesinin kökenini incelemekle başlamak gerek.
TDK’ya göre göç, “ekonomik, toplumsal, siyasi
sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir
yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret,
muhaceret.”[1]
Nişanyan Sözlük’e
göreyse, “eski Türkçe kȫç “taşınma, taşınan yük”
sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe yazılı örneği
bulunmayan *kö- biçiminden Eski Türkçe +Iş ekiyle türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir.”
Dolayısıyla, belli bir sebeple başka bir yerleşim yerine gidenler olarak yorumlayabiliriz.
Çoğu sınıf tahlili yapan devrimciden farklı olarak İbrahim Kaypakkaya bu konuya
eğilip şu tespitleri yapmıştır:
“Bir kısım yoksul köylüler de ekin biçme zamanı başkalarının (yukarı
orta köylülerin ve varlıklı köylülerin) tarlalarını biçerler. Karşılık olarak
tarlaya ekilen tohum kadar (bider kadar) buğday alırlar.
Şehirlere göçenlerin çoğunluğunu
bunlar oluşturuyor. Bunlar özellikle Antep’te, hamallık, odun kırıcılığı, un
fabrikalarında işçilik vs. yapmaktadırlar. Almanya’ya gidenlerin de çoğunluğu
yoksullardır. Köylüler, “eğer Almanya olmasaydı, çoğu acından ölürdü”
demektedirler.
Yoksul köylüler, Ziraat
Bankası’ndan ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nden yararlanamıyorlar. 200 lira
kredi alabilmeleri için epey ter döküp bir sürü kapı aşındırmaları gerekir.
Çoğu hiç kredi alamaz. Gün geçtikçe yaşama koşulları zorlaştığından, bu
borçların ödemeleri ayrı bir dert oluyor. Üç-beş yerel faizciye, bakkallara vs.
borçlu olmayan yoksul köylü hemen hemen yoktur. Toprağı ve hayvanı olmayan
yoksul köylülere faizciler de borç vermiyor.
Bu tabaka, devrime ve silahlı
mücadeleye güçlü bir istek duymaktadır; her türlü reformist ve burjuva
görüşlere dudak bükmektedir. Köylük bölgelerde dayanacağımız esas güç
bunlardır. Bunların yazgısı ve kurtuluşu, proletaryanın yazgısı ve kurtuluşuyla
kesin olarak ve kopmaz bir şekilde birleşmiştir.
Orta Köylüler: Yıllık gelirleri
15 bin lirayı geçen aileler, genellikle bu gruba girerler. Bunlar, ya görece
iyi topraklara sahiptirler, ya 50-60 davara sahiptirler ya da hem bir parça iyi
toprağa, hem de bir miktar koyuna sahiptirler. Bir kısmının iki öküzü, bir veya
birkaç ineği, bir eşeği veya katırı vardır. Bir kısmının ise toprağı ve davarı
az olduğu halde (veya hiç olmadığı halde), elinde bir miktar parası vardır.
Özellikle Almanya’ya gidip dönenlerin, dolmuşçuların, nahiyede bakkallık
yapanların ve benzerlerinin durumu böyledir. Bunlar da orta köylü sayılırlar.
Bunların bir bölümü faizle para verir, bir bölümü şehirde arsa vs. satın alır,
bir bölümü ticarete atılır. Orta köylü aileleri çokluk bakımından yoksul
köylülerden sonra gelirler. Fakat bunların sayısı yoksulların yanında pek az
kalır.”[2]
Elbette bu durum, Almanya’ya hiçbir şekilde
şehirlerden gidilmedi anlamına gelmemekte.
Toplumsal koşulların yanında sınıfsal koşulların
insan düşünce gelişiminde etkili olduğu gerçeğinin yanında aynı zamanda da
sınıfsal koşulların toplumu etkilediği ortada. Aslında işin başlangıcı da bu
son cümlede bulunuyor. Bunun bir izdüşümünü de Almanya’ya göç eden insanlarda
rahatça gözlemleyebilirsiniz.
Sadece toprağındaki hasat iyi olunca mutlu
olan köylü ile – ki az önce Kaypakkaya’nın tespitiyle bu toprağının bile pek de
olmadığını anlamıştık – iş, konaklama, ısınma, gıda ve vergiler ile zor nefes
alabilen şehirlinin, “modern görünümlü” kentte yaşamasının sonucu aynı olamaz.
Olmadı da zaten. Şehirlinin ekonomik refleksleriyle köylünün ekonomik
refleksleri birbirine benzemedi; Almanya’ya giden şehirliyle köylünün
“şaşkınlığı” aynı düzeyde olmadı.
Bitmez, insan gittiği her yere kendinden de
parçalar götürür. Kültürünü yanında taşır. Toplumsal krizlerini de beraberinde
getirir.
70'li yıllar, beyaz perdede geçmişe göre daha
toplumsal bir perspektifin yansıtıldığı dönem. Bu dönemde Türkan Şoray'ın hem
yönetmenlik deneyimi hem de başrolde yer aldığı Dönüş (1972) filmi, bu değişimi
örnekleyen önemli bir yapıt.
Özellikle Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın
filmdeki şu diyaloğu durumu özetler nitelikte:
- Ağrıma gitmekte iyice
-
Ne?
-
Aynı musluk gibi. Düğmesi var. Çevirdin mi aydınlık yağmakta.
-
Fakirlik, eksiklik ayıp değil. Günün birinde köyümüze de
gelecek o dediklerin.
-
Beklemesi neden? Biz
gideceğiz medeniyete. Kasabayı geçtim. Büyük şehre gideceğiz dönüşümde.
-
Nerden dönüşünde?
-
Alamanya’dan
Türkiye’de yaşayan köylü ağır fiziksel
koşullar altında çalışmasının getirdiği dayanaklılık tam fabrikalara göreydi.
Ancak buna rağmen fabrikalarda hafife alınacak düzeyde değildi.
1967 yılında, Türk işçilerin yoğun bir şekilde
istihdam edildiği Almanya'daki Ford fabrikasını ziyaret eden bir gazeteci olan
Günter Wallraff, etkileyici bir deneyim yaşadı. Wallraff, eski bir Ford işçisinin
oğlu olarak, bir süre demir-çelik sektöründe çalıştıktan sonra gazeteciliğe
geçiş yapmış ve IG Metall'in yayın organında yazmaya başlamıştı. 1985 yılında,
bir Türk işçinin kılığına girerek yaşadıklarını anlattığı "En
Alttakiler" adlı kitabıyla büyük bir tartışma yarattı. Wallraff,
fabrikanın Y bölümünde gördüğü çalışma düzeni karşısında dehşete düşmüş ve 1967
yılında hala 6700 Türk işçinin çalıştığı fabrikayı "Cehenneme açılan bir
avlu" olarak nitelendirdi.
Tam da bu Y bölümünde
başını Türklerin çektiği ciddi bir grev patlak verdi. Üstelik grev ilk olarak
sendikayı, daha sonra da yönetimi hedef aldı. Yazının asıl konusu bu kısım
olmadığı için oldukça detaylı ancak özellikle anı ve tecrübe okumayı sevenler
için Serkan Seymen’in iki bölümlük şu
şahane yazı dizisini tavsiye edip satırlara devam edelim.
Belgesel, bu düzen(!) içindeki kaostan
besleniyor; bu işçilerin beraberlerinde getirdiği kültürle onlara ulaşıyor.
"Aşk, Mark ve Ölüm / Love,
Deutsch Marks and Death", eğlenceli ve dolambaçlı bir dille, ilk defa gün
yüzüne çıkan arşiv görüntüleri eşliğinde seyircilere sunulmakta. Türkiyeli
göçmenlerin bağımsız müzik dünyası, Almanya için eşsiz nitelikler taşımakta ve
böylece Türkiye'den Almanya'ya taşan müziğin 60 yıllık mirasını kutlamakta.
Aşk, Mark ve Ölüm belgesel filmi, Cem Kaya ve
Mehmet Akif Büyükatalay'ın ortak çalışmasıyla ortaya çıkmış ve Remake, Remix,
Rip-Off belgeseliyle büyük başarı elde eden Cem Kaya tarafından yönetildi.
Türkiyeli göçmenlerin, çocuklarının ve torunlarının yaşattığı bağımsız müzik
kültürünün benzersiz hikayesini anlatırken, Türk-Alman kültürel etkileşimi ve
müziğin sınırlarını aşan evrensel diline odaklanıyor.
Köln Bülbülü Yüksel Özkasap, Derdiyoklar,
Cavidan Ünal, Muhabbet, Killa Hakan, Kabus Kerim, Erci E. ve Hatay Engin gibi
isimlerle müzikal bir ünlüler geçidini sunuyor. Belgeselde, mini gazinolardan,
düğün salonlarına ve hatta alışveriş merkezlerine kadar Türkiyeli göçmenlerin
kültürüne tanık oluyoruz.
Belgesel, müziğin yanı sıra göçmenlerin
yaşadığı sosyal ve ekonomik gerçekliklere de odaklanarak, Türkiye'den
Almanya'ya göç eden köylülerin yaşadığı mücadeleleri ve hayatlarını anlatıyor.
Göçmen köylülerin işportacılık gibi geçim kaynaklarına yönelmeleri ve
Almanya'ya taşınarak yeni bir yaşam kurma çabaları, zorlu bir deneyim olduğunu
gösteriyor.
Klasik filmlerin giriş, gelişme ve sonuç
kısımlarını Aşk, Mark ve Ölüm olarak seyirciye gösteriyor ve izleyenleri ilk
göç zamanından günümüze kadar getiriyor. Çekimlerinin beş yıl sürdüğünü
belirten Kaya, çok iyi kurguya imza atmış.
Filmin özellikle ölüm kısmı biraz aceleye
gelmiş gibi gözükse de bu kısmı da ortak arşivi kullandıkları belli olan
Şokopop şu video ile
kapatmış.
Festival belgesellerinin aksine Aşk, Mark ve
Ölüm gösterime girdiğinden beri oldukça fazla alakayla karşılanıyor ve bunu hak
ediyor.
İzlemek isteyenler için hala
online gösterimde. Kaçırmayın!
Belgesel filmi izlemek için: Aşk, Mark ve Ölüm
Ayrıca meraklısı için ask
mark ve olum röportaj
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder